ANTİK KENTLER,  Çanakkale,  TÜRKİYE

Assos Antik Kenti

Bi’ Gün Yine Yoldayız ekibi olarak bu sefer Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü’nün içinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Assos Antik Kenti’ni keşfedeceğiz. Hazır mısınız?

Assos yöresinde daha çok nokta hakkında bilgi almak için Assos Gezi Rehberi, Kaz Dağları gezi planı yapmak için Kaz Dağları Gezi Rehberi sayfalarımızı ziyaret edebilirsiniz.

MÖ 700-375 yılları arasında kabul edilen Antik Çağ’ın en önemli liman kentlerinden biri olan Assos Antik Kenti’ne ulaşmak için Behramkale Köyü’ne doğru yol alıyoruz. Behramkale’ye geldiğinizde aracınızı köyün girişine ya da yamaçlarına doğru park edebilirsiniz. Her iki şekilde de tepeye doğru yürüyerek tırmanacak ve Assos Antik Kenti’ne ulaşacaksınız.

Tarihi dokusu hala korunmuş parke taşlı yollardan tepeye doğru çıkmaya başladığınızda, sağınızda solunuzda şallardan oyuncaklara kadar çeşitli hediyelikler göreceksiniz. Bu renk cümbüşünde ilerlerken aynı zamanda çevrede Türk kahvesi ve yöreye özgü bir çeşit üzüm suyu olan koruk suyu içerek dinlenmeyi tercih edebilirsiniz. Tepeye doğru ilerlediğinizde sağ tarafta antik kentin girişini göreceksiniz. Kente giriş için Müzekart geçerli.

İPUCU: Kentin iki tane ana girişi bulunuyor. Bir tanesi demin bahsettiğimiz köyün içinden Athena Tapınağı’na açılan giriş kapısı; diğeri ise antik limana doğru indiğinizde solunuzda göreceğiniz, amfi tiyatro (odeon), aşağı agora ve gymnasiuma açılan batı kapısı. 2020 yılında ortaya çıkan ve hepimizi derinden etkileyen yeni koronavirüs pandemisi sebebiyle batı kapısı bu yıl kullanılmıyor. Bu sebeple Athena Tapınağı’ndan giriş yapıp yokuş aşağı gayet makul bir şekilde düzenlenmiş patika yolları takip ederek amfi tiyatro, agoralar, gymnasium ve bouleuterion gibi mutlaka görülmesi gereken yapıları görmeden dönmeyin deriz. Bu patika yolun biraz yokuş olduğunu ancak göreceklerinize değeceğini söylemekte fayda var.

Liman Kapısının tepeden görünümü

Assos Antik Kenti Tarihi

Antik kentin tarihi MÖ 6. yüzyıla dayanıyor. Eski bir volkanik dağ üzerine inşa edilen kent, antik dönemde bir Yunan şehir devleti olarak, teraslar halinde denize doğru alçalan yapıda düzenlenmiş. Denize daha yakın alçaktaki noktaların, hiyerarşik olarak alt tabakada bulunan halkın kullanımında olduğunu; tepeye çıkıldıkça yüksekte kalan noktaların da daha üst sınıfların hakimiyetinde olduğunu öğreniyoruz. Tiyatro, gymnasium ve agora gibi yapıların alt teraslarda olması bu görüşü destekler nitelikte.

Kentin bulunduğu coğrafya sebebiyle, inşa işlerinde “andezit” diye adlandırılan çok sert ancak bir o kadar dayanıklı bir taşın kullanıldığını görüyoruz. Bu taşların bir diğer özelliği de mezarlarda kullanılması. Bunun sebebi, bu taşların insan bedeninin çözünme hızını arttırdığı inancı. Hatta o dönemde ‘insan yiyen taş’ olarak adlandırılıyor ve halkın ana geçim kaynaklarından biri olan lahit yapımında sıklıkla kullanılması oldukça ilginç.

Kentin tarihi olarak önemli bir yanı Büyük İskender’in de hocası olan Aristotales‘in MÖ 348 yılında buraya gelerek, burada kısa süreliğine yaşaması ve boş durmayıp bir felsefe okulu kurması. Ancak şu an bu yapıya ait bir bulgu ne yazık ki göremiyoruz.

MÖ 133 yılında Roma İmparatorluğu hakimiyeti altına giren kent o dönemde piskoposluk merkezi olarak ön plana çıkıyor. Takiben Selçuklular ve nihayetinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına giriyor.

Kente ait birçok eser zamanında Osmanlı Devleti tarafından Fransa ve Amerika’ya hediye edildiği için Athena Tapınağı’ndaki frizler ve Athena heykeli gibi eserler Paris’teki Louvre Müzesi’nde ve Amerika Boston Müzesi’nde görülebilir.

Assos Antik Yol

Assos Antik Kenti’nde Neler Var?

Athena Tapınağı

Antik kente girdikten sonra sağ taraftan ilerlediğinizde karşınıza ilk olarak görkemli Athena Tapınağı çıkacak. Gün batımında ayrı bir manzaraya sahip bu tapınak, Edremit Körfezi’ni doyasıya izleyebileceğiniz bir nokta. MÖ 6. yüzyılda Zeus’un kızlarından biri olan, Olimpos tanrılarından Athena adına bölgenin en tepe noktasına yapılmış bir anıt olan bu tapınak, Anadolu’daki ilk ve tek Dor düzeninde olan tapınak.

Assos Athena Tapınağı Modeli

DOR – İYON – KORİNT NE DEMEK?

Antik Yunan’daki mimari eserleri değerlendirirken sürekli duyacağınız üç düzenden bahsetmek gerekir.

Dor düzeni, Athena Tapınağı’nda olduğu gibi, mevcut sütunların altında bir platform taş bulundurması ve nispeten süssüz olması suretliyle diğerlerinden ayrılır.

İyon düzeni Dor düzeninin aksine platform içermeyen ancak süslemelerin görüldüğü düzen olarak kabaca tarif edilebilir. En önemli örneği Efes’teki Artemis Tapınağı’dır.

Korint düzeninde de Dor düzeninde olduğu gibi platform bulunmaz ve İyon düzeninden daha süslü ve ince detaylara sahip olmasıyla diğerlerinden ayrılır. Daha çok Helenistik dönemde görülür.

Kaynak: https://arkeofili.com/mekanigin-ve-estetigin-bulustugu-yer-sutun-basligi

Athena; insan zekasını temsil eden Atina’nın koruyucu tanrıçası, eski zamanlarda dokumacılığın, el işlerinin koruyucusu olarak biliniyor. Bu tanrıçaya adanan tapınaktaki sütünların üzerindeki frizler şu an için yerinde görülemese de, bu güzel eserler Amerika Boston Müzesi, Fransa Louvre Müzesi ve İstanbul’da Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir.

İPUCU: Athena Tapınağı’nın olduğu noktada gün bir başka batıyor. Bu yüzden Assos’tan dönmeden gün batımı eşliğinde tapınak manzarası fotoğrafı çekmeyi unutmayın!

Bouleuterion

Bravo! Athena Tapınağı’ndan geri döndükten sonra çıkışın solunda kalan tabelaları takip ederek ineceğiniz yokuş aşağı patika yol, demek sizin de gözünüzü korkutamadı. Devam edip yaklaşık 10-15 dakikalık bir yokuş aşağı yürüyüş sonunda asıl şehri görmeye devam edebiliriz.

Kent seviyesine indiğinizde solunuzda ilk göreceğiniz kalıntılar ise konut binalarına ait taş yığıntıları. Ne yazık ki burada görecek çok bir şey yok sadece yıkılmış taşlardan ibaret bir alan. Devam ettiğinizde sağınızda göreceğiniz yapı nam-ı diğer meclis binası olan Bouleuterion binası. Muhteşem manzaradan gözünüzü alabilirseniz eğer MÖ 4. yüzyılda yapılmış bu binadan bahsedebiliriz.

Bouleuterion – Meclis Binası

Meclis binası 500 kişiyi misafir edebilecek şekilde inşa edilmiş ve burada zamanının yargı ve yürütme işleri yürütülüyormuş. Günümüzde beş adet sütunun kalıntılarının bulunduğu bu binadan geriye eski ihtişamından çok fazla bir şey kalmamış. Ancak buranın önemi, diğer meclis binalarından ayrılan özelliği, oturaklarının tahtadan yapılması ve Anadolu’daki ilk meclis binalarından biri olması. Demokrasinin Anadolu topraklarında yeşermeye başladığı zamanlar…

Meclis Binası – Bouleuterion

Agora – Agora Tapınağı

Sağınızda Bouleuterion’u gördükten hemen sonra meclis binasının da bir kapıyla bağlı olduğu pazar alanı yani Agora bölümüne geçiyoruz. Agoranın iki tarafı üzerleri kapalı Kuzey ve Güney Stoası ile sınırlandırılıyor. Kuzey Stoasına ait ayağa kaldırılmış sütunları ve duvar süslemelerini görmek mümkün.

Limana doğru indikçe de ‘Aşağı Agora’ diye isimlendirilmiş toplanma alanını görmek mümkün. Halkın bir araya gelerek sosyalleştiği bu alanlar, günümüz pazar, köy meydanı gibi bilinen ortak noktaların antik zaman eşdeğerleri olarak biliniyor.

Girişte karşımıza çıkan Agora’nın solunda ise eski bir tapınak olan Agora Tapınağı görülüyor. Şu an sadece temelleri görülebilen tapınak MÖ 2. yüzyılda yapılmış ve MS 5. yüzyılda kilise olarak kullanılmaya başlanmış.

Assos Agora Tapınağı

Gymnasion

Yola devam ettiğinizde sağda hayal meyal sütunların arasında spor müsabakalarının yapıldığı bir eğitim kurumu olan ve MÖ 2. yüzyıla tarihlendirilen Gymnasion’u göreceksiniz. Bu sütunların Gymnasion’a bağlı bir galeriye ait olduğu düşünülüyor. Güney yamaca doğru ise üzeri tonozla kaplı bir sarnıçın kalıntılarını görüyoruz.

Gymnos, ‘çıplak’ demektir. Eski Yunan’da etimolojik olarak ‘gymnos’ kökeninden gelen Gymnasion isminin, spor müsabakalarında görmeye alıştığımız eski Yunanlılara özgü çıplaklıktan esinlenerek oluşturulduğu anlaşılıyor.

Hamam

Güney Stoanın da güneyinde kalan hamam yapısı Roma döneminde yaşayan insanların hayattan nasıl keyif aldıklarını bize kanıtlar nitelikte. Şu an yerinde çok fazla birşey kalmamış olan yapının konumu itibariyle mükemmel bir manzaraya sahip olduğunu söylemek mümkün.

Nekropol

Yolu takip ettiğimizde şehir surlarının da eşlik ettiği bir kulvardan Nekropol alanına doğru ilerliyoruz. Burası üzerlerinde çeşitli çizimler ve süslemeler yapılmış lahitlerle (Sarkophagos) dolu bir mezarlık. Her yer çeşit çeşit lahitlerle dolu. Bu lahitler MÖ 4. yüzyıl ve 1. yüzyıl arasına tarihleniyor.

Toprağın daha alt seviyelerinde Pithos adı verilen küp ya da çömlek (amphora) içerisinde gömülme şekli olduğunu biliyoruz. Roma döneminde uygulanan kremasyon tekniği sonucunda oluşan küller ise özel çömleklere konup gömülmekteydi. Bu çömlekleri merak edenler Çanakkale Müzesi’ne uğrayabilir.

Tiyatro (Odeon)

Tabelaları takip ederek patika yol üzerinden limana doğru indiğimizde büyük Tiyatro yapısını görüyoruz. MÖ 4. yüzyıla tarihlendirilen bu yamaç üzerindeki muhteşem manzaraya sahip tiyatroya, Roma döneminde, MS 2. yüzyılda ise şu an temeli görülebilen iki katlı sahne binası eklenmiş.

Günümüzde aslına uygun olarak restore edilerek tarihseverlerle buluşturulan bu güzel tiyatro zamanında 5000 kişiye kadar ulaşabilecek bir kapasiteye sahipmiş. Görmeden dönmemeniz gereken güzelliklerden biri olduğunu söylemek hiç de zor değil.

Batı Kilisesi

Tiyatronun bulunduğu yerden tabelaları takip ederek Batı Kilisesi’nden günümüze kalanları görmeye gidiyoruz. MS 5. yüzyılın sonlarında Roma İmparatorluğu tarafından eski konut yapıları üzerine inşa edilen kilise, üç duvarı restore edilerek günümüzdeki haline kavuşturulmuş.

Zamanında mermerlerle döşeli, zemininde kaliteli bir mozaik barındıran bu yapıda mozaiklere dair geriye ne yazık ki görülecek çok bir şey kalmamış durumda.

Batı Kilisesi’ndeki mozaik (Clarke et al. 1902)
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/294059

Şimdi ise geldiğimiz patika yolu tırmanarak çıkışa doğru ilerleme zamanı! Her ne kadar yokuş yukarı tırmandığınız bu yolda biraz yorulsanız da sağınızda kalan deniz ve kent manzarası yorgunluğunuzu unutturacak. ‘Ben yine de bu yolu göze alamam’ derseniz, yeni koronavirüs pandemisinin bitmesiyle tekrar kullanılmaya başlanacağını tahmin ettiğimiz liman kapısının açılmasını bekleyebilirsiniz. Yolda kalın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir