İstanbul

Beyazıt Kulesi Anıt Müzesi

Beyazıt Kulesi, tarihi detayları, mimari estetiği ve İstanbul’u panoramik olarak gözlemleme imkanıyla, bu güzel şehrin kültürel simgelerinin başında geliyor. Biz de bu güzel yapının içine girip İstanbul seyrinin keyfini yaşadık. Günümüzde hava durumunu tüm şehre duyurmak gibi bir amacı olan Beyazıt Kulesi, kent tarihinde önemli bir yere sahip.

Tarihte İstanbul Yangınları

İstanbul, tarihi boyunca sayısız yangın geçiren bir kent olmuş. Bu büyük şehirde yangınlar, eski dönem konut dokusunun ahşap olduğunu düşünürsek, bir hayli toplumsal, ekonomik ve mimari yapı sıkıntılarına sebep oluyormuş.

Bu yangınlara Osmanlı döneminde tulumbacılar müdahale ediyormuş. Daha sonra yine yangınlara çözüm olarak İstanbul’da üç noktaya yangın kuleleri inşa edilmiş. Bunlardan biri Galata Kulesi, diğeri Üsküdar yakasındaki İcadiye Kulesi ve üçüncüsü de Beyazıt Kulesi’ymiş.

Eskiden Beyazıt Kulesi’ne yangın köşkü, nöbet katındaki yangın gözcülerine de köşklü deniyormuş. Köşklüler yükselen bir duman gördüklerinde kule ağasına ‘’Ağa bir çocuğun oldu!’’ diye seslenir, ağa da “kız mı oğlan mı?” diye sorarmış. Eğer yangın Anadolu yakasında, Rumeli yakasında veya Beyoğlu’nda çıkmışsa kız, Suriçi’nde çıkmışsa oğlan diye cevap verilirmiş.

Yangın haberi gelir gelmez maytap ateşlenip haber verilirmiş. Eğer yangın gündüz çıkmışsa kuleden sepetler sarkıtılır, gece çıkmışsa fenerler yakılırmış, İcadiye’den 7 kez top sesleri yükselir ve tüm İstanbul yangından haberdar edilirmiş.

Beyazıt Kulesi’nden Galata Manzarası

Beyazıt Kulesi Hakkında

Beyazıt Kulesi 1749 yılında ilk olarak ahşaptan yapılmış. Ancak 1774’teki büyük Cibali yangını ve diğer yangınlardan kurtulamamış. Bu sebeple II.Mahmut 1828‘de, Osmanlı Devleti’ne mimar ve müteahhit olarak üç kuşak hizmet etmiş ünlü Balyan ailesinin bir ferdi olan Senekerim Balyan Kalfa’ya bu kez kuleyi taş olarak yaptırmış.

Hak bu kuleye muhtaç etmesin, sadece süs için yapılmış olsun.”

Kulenin dış cephesinde II. Mahmut’un tuğrasında yazılı metin

Beyazıt Yangın Kulesi, Cumhuriyet’in ilanını takip eden yıllarda, yangın gözlemlerinin yanında günlük meteoroloji haberlerini de üzerindeki ışıklarla halka duyurmaya başlamış. Bu uygulamaya 1995 yılında son verilse de 2010 yılında tekrar başlandı. Mavi ışık havanın açık, yeşil ışık yağmurlu, sarı ışık sisli ve kırmızı ışık ise karlı olduğunu bize bildiriyor.

Kulenin belki de nadir bilinen özelliklerinden biri de Haliç’ten Boğaz’a, Boğaz’dan Haliç’e giriş/çıkış yapan gemilerin duyurulmasını ışıklarla ve bayraklarla bildirmesiymiş. Nitekim Galata ve Unkapanı köprülerinin açık ya da kapalı olması durumunu sabaha karşı saat 04.00-06.00 arasında eğer yeşil ışık yanıyorsa Haliç’teki gemilerin Marmara’ya geçtiği, kırmızı ışık yanıyorsa Marmara’daki gemilerin Haliç’e geçtiği, çift kırmızı yandığı zaman ise köprülerin kapalı olduğu belirtilirmiş.

Beyazıt Kulesi’nden Yenikapı Manzarası

Beyazıt Kulesi’nin Yapısı

Kule hakkındaki detayları öğrendikten sonra tırmanışa geçiyoruz. Kulenin uzunluğunun 118 m ve basamak sayısının 248 olduğunu düşünürsek, tırmanışta zorlanmadığımızı da söyleyemeyiz. 🙂 Ama hemen şunu da eklememiz gerek ki, tırmanış sonunda 360 derece etrafımızı çevreleyen pencerelerden Tarihi Yarımada, Üsküdar, Galata ve Adalar manzarası, bu yorgunluğa değiyor.

Kulenin dışı taş olsa da iç merdiven ve pencereleri hala ahşaptan. Hoşumuza giden detaylardan biri de gözetleme katındaki duvarlarla tavanın birleştiği dairesel alanda kesintisiz olarak devam eden manzara resmi oluyor. Siyah, beyaz ve gri tonlarındaki bu hoş tavan resminde doğa manzarası içine köşkler, kasırlar, köprüler, çeşmeler serpiştirildiğini görüyoruz.

Beyazıt Kulesi’nin iç tavanındaki çizimler

Osmanlı Dönemi’nden bu güne İstanbul kent silüetinin en önemli yapılarından biri olan Beyazıt Kulesi içindeyken ve gözetleme bölümünden kentin tüm güzelliğine tanık olurken, yaşadığımız kenti korumanın; kültürel, mimari, tarihi değerlerine bütünüyle sahip çıkmanın ve saygı duymanın önemini bir kez daha hissediyoruz. 1700’lerden bu güne ulaşan bir yapının içinde olmak ve bu güzel kenti bir de buradan izlemek, tarihine dokunmak eminiz size de güzel bir deneyim yaşatacak.

Nasıl Gidilir?

Kuleye erişim oldukça kolay. Tramvay ile Beyazıt-Kapalıçarşı durağında inip, hemen oradaki İstanbul Üniversitesi merkez kampüsüne ulaşarak burayı ziyaret edebilirsiniz. Kule İstanbul Üniversitesi Beyazıt yerleşkesi merkez kampüsünün içinde yer alıyor. Randevunuzu aldıktan sonra hafta içi her gün 09:00 – 16:30 saatleri arasında burayı ücretsiz olarak gezebilirsiniz.

Gitmeden önce İstanbul Üniversitesi müze yönetiminden yani Müzeyum ofisinden randevu için mail onayı almanız gerekiyor. Bu randevu bilgisini güvenliğe bildirerek kampüse giriş yapabiliyorsunuz.  Ayrıca güvenlikten bir görevli kulenin kapısına geliyor ve kilitli kapıyı açıyor. Kulenin kapısı normal zamanlarda kilitli oluyor.  https://muzeyum.istanbul.edu.tr/ 

İstanbul farklı alanlarda pek çok yeni noktalarla gelişmeye devam ediyor. Biz de daha önce görmediğimiz yerleri görmeye ve size anlatmaya devam edeceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir