
Mersin – Adamkayalar Gezi Rehberi
Bi’ Gün Yine Yoldayız ekibi olarak yine yollardayız. Bu sefer Mersin’deki antik tarihe ait yerleşimi açısından eşine zor rastlanır buluntulardan biri olan Adamkayalar‘dayız. Yan yana işlenmiş bu kaya kabartmalarından ilham alarak Adamkayalar adını alan bu yamacı her tarihsever gibi biz de görmek için heyecanlanıyorduk ve sizinle detayları paylaşmak için sabırsızlanıyoruz 🙂
Mersin’deki diğer tarihi ve doğal güzelliklere ve yerel hayata dair detaylı bilgi için Mersin Gezi Rehberi yazımız çok yakında gelecek.
Adamkayalar’a nasıl gidilir? Adamkayalar ne zaman yapılmış? Adamkayalar’a gidiş zor mu? Sorularının yanıtları bu yazımızda. Yanınıza rahat ayakkabılarınızı aldıysanız Adamkayalar‘ı birlikte keşfe başlayalım!

Adamkayalar Nerede?
Mersin’in Silifke ve Erdemli ilçelerinin arasında kalan Kızkalesi beldesinde bulunan bu eşsiz anıt mezarı, beldeye ismini veren Kız Kalesi’nin yaklaşık 6km kuzeyinde bulacaksınız. Adamkayalar’ın girişine tabelalar eşliğinde ulaşacaksınız ve buradan sonra aşağı inerken taşlara çizilmiş kırmızı oklar size yol gösterecek.

Taşlara çizilmiş kırmızı oklar deyince neyle karşı karşıya olduğunuzu tahmin ettiniz, düzenlenmiş bir tarihi alan beklemeyin deriz 🙂 Toros dağlarının güney yamaçlarında bulunan Şeytan Deresi adlı devasa bir kanyonun içerisinde yamaçlara oyularak yapılmış bu rölyefleri görmek için 130 metre derinlikteki kanyonda yaklaşık 10 metre kadar yamacı inmeniz gerekiyor. Toplamda yaklaşık tek yön yarım saatlik bir yürüyüş/tırmanış rotasına sahip bu yolda kesinlikle rahat ayakkabılarınızla yola çıkmanızı ve bu tarz yollara alışıksanız yola devam etmenizi öneririz.


Adamkayalar girişi ücretsiz ve bir bilgi tabelasından başka resmi bir uyarı bulunmuyor. Hala koruma altına alınmadığı için yağmacıların da uğrak adresi olan Adamkayalar’a gün batmadan, yazın geliyorsanız akşamüstüne doğru güneş etkisini kaybettikten sonra gelmenizi öneririz.
Adamkayalar Ne Zaman, Kimler Tarafından Yapılmış?
Antik tarihte Kilikya olarak bilinen bölgede, Göksü nehri ve Lamas çayı arasında kalan alana arkeologlar tarafından Olba Territorium ismi verilmiş. Burada MÖ 2. yüzyılda kurulan Olba Tapınak Devleti MS 138 yılına kadar Roma İmparatorluğu himayesinde varlık göstermiş.
Adamkayalar yüzyıllar öncesine dayanan bir anıt mezar. Adını Kanlıdivane Antik Kenti’nde de duyacağımız Kraliçe Alba‘nın hüküm sürdüğü Olba Devleti’ndeki bu anıt mezar, kendinden sonra gelenler tarafından korunarak günümüze ulaşmış. Roma döneminde MS 2. yüzyıla tarihlendirilen bu rölyefler ve altlarındaki yazıtlardan bu yamacın bir anıt mezar alanı olarak kullanıldığını anlıyoruz. Kanlıdivane Antik Kenti ve Olba Antik Kenti yazılarımız da yakında burada olacak.
Sevilen ve saygı duyulan askerler ve kral rahipler için anıt mezar olan bu bölgede toplam 9 adet nişin içerisinde 17 adet figür bulunuyor. Bunun yanı sıra bir dağ keçisi ve bir adet kartal da rölyeflerde seçiliyor. Antik dönemlerde insanların buraya gelip dini ayinler yaptığı ve ölülerini saygıyla andıkları düşünülüyor.

Niş: Fransızca’dan dilimize geçen bu kelime (bkz.fr. niche), duvar hücresi anlamına geliyor. Günümüzde de mimari olarak sıklıkla kullanılan bu yöntem duvar içerisine yapılan süslemeler olarak tanımlanabilir.
Başlarda eski Yunanlar tarafından ölen saygın insanları anmak amacıyla yapıldığı anlaşılan rölyeflerin bulunduğu bu yamaç, Romalılardan sonra Hristiyanlığın gelmesiyle de tahrip edilmeden aynı amaçla kullanılmaya devam edilmiş. Burada ölülerine saygılarını iletmek için gelenlerin kaldığı küçük mağaralar da bulunuyor. Ufak mağaralar şeklinde kalıntıları izlenen bu oyuklar hala gün ışığında.

Rölyeflerin Anlamı
Yamaçlar üzerine yerleştirilmiş bu nişlerin içerisinde en sık tekrar eden motifin, arkeolojide MÖ 1000. yıla tarihlenen bir gelenek olan, ölen eşin karısı ve varsa çocuklarıyla vedalaşma ya da veda yemeği sahnelerini resmeden ‘ölü ziyafeti sahnesi’ olduğu görülüyor. Demir çağına kadar uzanan bu adette ölü gömme törenlerinin başlıca uygulamalarından birinin ölünün arkasından verilen ziyafetler olduğunu ve bu adetin farklı şekillere bürünerek farklı toplumlarca devam ettirildiğini öğreniyoruz.


Bu eski ve ortak tarih ne yazık ki günümüzde definecilerin istilasıyla kontrolsüz dinamit kullanımı gibi yöntemlerle tahrip ediliyor. Bunun yanı sıra yamaçtan aşağı inerken, yer yer bulunan eski antik merdivenler dışında belirli bir patika olmadığı için bu güzelliği görmek isteyen tarih severleri ufak bir macera bekliyor. Buna engel olup, kimsenin zarar görmemesi için bölgenin bozulmadan yamaca uygun bir şekilde bir merdiven ve platform yapılması, bekçiler ve güvenlik kamerasıyla korunması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu etkileyici noktada hem manzarayı hem de kabartmaları uzun uzun seyrediyoruz. Sonra da aynı zorlu yolu bu sefer tırmanış olarak geri takip ederek tekrar yola koyuluyoruz.