
Pamukkale
Denizli’de gezilecek yerlerin olmazsa olmazı herhalde Pamukkale travertenleridir. Biz de Denizli’ye gitmişken Pamukkale’ye gitmeden ve travertenleri görmeden yapamadık. Denizli’deki diğer noktalar için Denizli Gezi Rehberi yazımızı inceleyebilirsiniz.
Pamukkale aynı zamanda Denizli’nin bir ilçesi, travertenlerin bulunduğu kısım ise Hierapolis Antik Kenti‘nin aşağısındaki yamaç boyunca uzanıyor. Zaten Hierapolis Antik Kenti ve Pamukkale travertenlerinin girişi aynı noktadan yapılıyor.
Pamukkale ve Hierapolis Antik Kenti, 1988 senesinden beri UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde bulunuyor. Zaman zaman bakımsız olması, ayakkabıyla basılması ve travertenlerin kararmasıyla gündeme gelse de alınan önlemlerle birlikte son yıllarda toparlanmış ve tekrar eskisi gibi beyazlaşmış görünüyor.

Traverten Nedir, Nasıl Oluşur?
Pamukkale denince hemen “traverten” kelimesi akla gelir peki nedir bu traverten? Nasıl oluşur? Pamukkale neden böyle beyaz? Önce ona bakalım.
Pamukkale bölgesindeki doğal su kaynakları ve kaplıcalar antik çağlardan beri özellikle sağlık turizmi için insanları kendine çekiyor. Hatta travertenlerin tepesine kurulan antik şehir Hierapolis’in de ilk olarak bir termal sağlık merkezi olarak kurulduğu düşünülüyor. O dönemden beri aralıksız olarak insanlar şifa bulmak ve alternatif tıp amacıyla bölgeyi ziyaret ediyor.
“Traverten” kelimesi nereden geliyor, ne anlama geliyor?
Traverten sözcüğü, İtalya’da geniş traverten çökellerinin bulunduğu Tivoli’nin, Roma zamanındaki adı olan “Tivertino”dan geliyor.
Şimdi biraz teknik olarak açıklayalım: Mineralli sıcak kaynak sularının dönüştüğü tortul kayaçlar, doğal bir anıt olan Pamukkale’yi oluşturuyor. Bu bölgede sıcaklıkları 35 – 100 derece arasında değişen 17 adet sıcak su kaynağı bulunuyor. Yerin 320 metre altındaki sıcak su kaynaklarından çıkan kalsiyum karbonat açısından zengin sular yüzeydeki teraslara ulaşıyor. Burada karbondioksiti zamanla buharlaşan suyun içindeki kalsiyum karbonat önce jel bir kıvama geliyor sonra da kristalleşip beyaz travertene dönüşüyor.

Pamukkale’yi Nasıl Gezelim?
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan Pamukkale travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti, Türkiye’nin en çok turist çeken noktaları arasında ve Türkiye tanıtım görüntülerinin de olmazsa olmaz parçası. Bu sebeple Pamukkale’yi korumak ve turizme kazandırmak arasındaki hassas denge de önem kazanıyor.

Pamukkale’nin Girişleri ve Gezi Güzergahı
Pamukkale ve Hierapolis Antik Kenti aynı girişleri kullanıyor ve ortak bilet ile gezilebiliyor. Giriş için Müzekart geçerli.
Pamukkale / Hierapolis’in 3 adet girişi bulunuyor. Kuzey girişi, Hierapolis nekropollerinin ötesinde. Güney giriş kapısı için Hierapolis’in ana girişi diyebiliriz, birçok turist bu noktadan giriş yapıyor. Batı girişi ise yamacın alt tarafında travertenlerin en aşağısında bulunuyor. Gezi amacınıza ve zamanınıza göre bir yol tercih edebilirsiniz.
Asıl amacınız antik kenti gezmek ise güney girişini kullanıp travertenleri görüp antik kenti gezmeye devam edebilirsiniz. Yalnız travertenlerin en kalabalık kısmının burası olduğunu hatırlatalım.
Zamanınız bol ise alt taraftaki batı girişini kullanıp, travertenlerin üzerinden yukarıya kadar yürüyüp sonra antik kenti gezerek yine travertenlerin üzerinden aynı yamaçtan aşağı inebilirsiniz. Travertenleri gezmek için en keyifli yöntem bu olacaktır, çünkü daha sakin noktalardan geçip rahat rahat fotoğraf çekebilirsiniz.
İPUCU: Travertenlerin üzerine ayakkabı veya terlikle çıkmak yasak, çıplak ayakla gezmek zorundasınız. Bu sebeple yanınızda ayakkabılarınızı koyacak bir çanta olmasını tavsiye ederiz.
Travertenleri gezerken yürüyüş güzergahı belli, bu güzergahın dışına çıkamıyorsunuz. Pamukkale görüntülerinin sembolü teras havuzların olduğu yere de giriş yasak. Ancak yukarı taraftaki güney girişe yakın olan havuzlara girebilirsiniz. Yine aşağıya doğru daha sakin havuzlar olduğunu da belirtelim. Bu havuzlarda çamur banyosu yapanları görmek mümkün.
Pamukkale’yi Korumak
Gördüğünüzde sizi de çok etkileyecek bu kültür mirasını korumak da önemli bir konu. Geçmişte bazı hatalar yapılmış olsa da sonradan alınan önlemler işe yaramış görünüyor.
Pamukkale’nin turizm potansiyeli değerlendirilmek istenince 1960’larda birçok otel inşa edilmiş. Bu oteller termal su kaynaklarını kullandıkça travertenler de zarar görmeye başlamış ve sular azalmış, zamanla beyaz travertenler de kararmaya başlamış. 1990’larda Pamukkale’yi tekrar koruyup beyazlatmak amacıyla bir koruma programı başlatılmış ve bu oteller yıkılarak Pamukkale’deki yer altı su kaynakları koruma altına alınmış. Bu süreçte turistlerin travertenlere girmesi yasaklanarak yapay travertenler üzerinde fotoğraf çekmeleri sağlanmış. Bu çalışmalar sonuç verince de Pamukkale tekrar adı gibi beyaz görünümüne kavuşmuş.

Traverten havuzları her zaman su dolu olmuyor. Travertenlere termal su, bir program dahilinde, kontrollü olarak veriliyor. Çünkü uzun süre aynı yere sular temas ettiğinde yosunlaşma ve beyaz travertenlerdeki suyun yeşil renge döndüğü görülüyor. Hem bu görüntünün önüne geçmek hem de başlangıçta jel halinde olan çökeltiyi sertleştirmek için traverten alanları belirli süreler kurutuluyor.
Bugün de Pamukkale ancak çıplak ayak ile gezilebiliyor ve sadece izin verilen güzergahta yürünebiliyor. Ziyaretiniz sırasında hangi bölümlerin su dolu hangilerinin boş olduğu ise biraz şansa kalmış. Bizim de Pamukkale’yi gezerken kurallara uymamız ve bu doğal güzelliği korumamız şart.
Hierapolis Antik Kenti
Hierapolis Antik Kenti özellikle görkemli tiyatro binasıyla göz alıcı ve bir o kadar da önemli bir kent. Pamukkale’nin bir parçası olsa da ayrı bir sayfa açmayı bu sebeple hak ediyor. Hierapolis Antik Kenti yazımız için tıklayabilirsiniz.