TÜRKİYE

Safranbolu Gezi Rehberi

Bi’ gün yine yoldayız ve hedefimiz Safranbolu!

Evleri, lokumu ve adını aldığı safran ile meşhur olan Safranbolu, Karabük’e sadece 15 dakika mesafede. İstanbul ve Ankara’dan da araba ile ulaşılabilecek bir mesafede bulunuyor. Biz de Yedigöller’den çıkıp uzun süredir aklımızda olan Safranbolu’ya kırdık direksiyonu.

Safranbolu’yu keşfetmenin en güzel yolu sokaklarında yürümek. Biz de bol bol yürüyüp neredeyse her sokağa girip çıkarak gezdik bu şirin ilçeyi.

Safranbolu’nun Arnavut Kaldırımlı Dar Sokakları

Safranbolu turu için gezmeye meydanından başlayınca karşımıza önce Cinci Hamamı çıktı. Hamamın içini görmek istedik ancak günümüzde aktif işlediği için içini göremedik maalesef.

Cinci Hamamı – Safranbolu

Köprülü Mehmet Paşa Camii

Meydandan doğru Cinci Hamamı’nı solunuza alarak Safranbolu’nun arnavut kaldırımlı, dar sokaklarından inmeye başladığınızda sizi öncelikle Köprülü Mehmet Paşa Camii karşılıyor. Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1661 senesinde açılan cami o dönemin mimarisini yansıtıyor.

Köprülü Mehmet Paşa Camii – Safranbolu

Caminin avlusundaki güneş saati de 10’ar dakika ara ile saati gösterecek şekilde yapılmış.

Güneş Saati – Köprülü Mehmet Paşa Camii Avlusu – Safranbolu

Safranbolu Arastaları

Safranbolu’da gezilecek yerler arasında arastalar da bulunuyor. Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu bölgelere arasta deniyor. Hatta arastalar genelde sokakların üstü kapatılarak oluşturulurmuş. Safranbolu da eskiden beri ticaret yolları üzerinde bulunduğu için bu şekilde Osmanlı döneminden kalma arastalar mevcut. Şehrin merkezindeki Cinci Han’ın etrafına kurulmuş bu arastaların bazılarında hala ufak dükkanlarda zanaat işlenir durumda.

Esnaf kepenk açmadan önce Yemeniciler Arastası – Safranbolu

Yemeniciler Arastası bu arastaların en önemlilerinden. Yemeni derken aklınıza kadınların başlarına bağladıkları yemeni gelmesin, bir çeşit ayakkabı olan yemeniden bahsediyoruz. Hatta Kurtuluş Mücadelesi sırasında ordunun ayakkabı ihtiyacı Safranbolu yemenicilerinden karşılanmış. Yemenici esnafı günde 24 saat, üç vardiya halinde çalışarak haftada 11 bin çift yemeni dikerek Gazi Mustafa Kemal’in ordusuna göndermiş.

Yemeniciler Arastası – Safranbolu

Cinci Han’ın etrafında toplanmış olan arastalardan Demirciler Arastası’ndaki küçük ve ilginç dükkanları da gezdik. Meşhur Safranbolu lokumlarından da hem tattık hem de satın almadan duramadık.

Demirciler Arastası – Safranbolu

İzzet Mehmet Paşa Camii

Safranbolu’nun evlerinden daha eski döneme ait camileri de görülesi. İzzet Mehmet Paşa Camii’ne vardığımızda avlusundan güzel bir Safranbolu manzarası gördük. Ayrıca şansımıza esnafın bereket duasına da denk geldik. Esnaflığın ve zanaatin bu kadar geliştiği Safranbolu’da tam da çarşının ortasında yer alan bu camiide bunun gibi alışkanlığın sürdürüldüğünü görmek ilgimizi çekti.

İzzet Mehmet Paşa Camii Avlusunda Esnafın Bereket Duası – Safranbolu

Cami 18. yüzyılda, 3. Selim döneminde Sadrazam olan Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. İstanbul’daki Nuruosmaniye Camii’nin küçük bir kopyası olacak şekilde tasarlanmış. Cami’inin içinde 3. Selim’in bir de tuğrası var, iç mekan huzurlu, ferah ve aydınlık.

İzzet Mehmet Paşa Camii’nin İçi

Cinci Han

Osmanlı zamanında ticaretin ve el işçiliğinin yoğun olduğu Anadolu’da yüzlerce kervansaray bulunurmuş. Bu kervansaraylardan biri de yukarıda bahsettiğimiz gibi zanaatin oldukça geliştiği Safranbolu’da yer alan Cinci Han. 1645’ten günümüze ulaşan kervansaray bugün otel olarak kullanılıyor ancak içeri girip koltuklarında bir kahve içmek ya da el işleri satın almak mümkün.

Cinci Han – Safranbolu

Akçasu Kanyonu

Safranbolu gezi noktalarından biri de Akçasu Kanyonu. Safranbolu’nun içinden Akçasu deresi geçiyor ve bu dere şehrin içindeki Akçasu Kanyonu’nu oluşturuyor. Safranbolu’yu gezerken bir de kanyona denk gelmek bizi epey şaşırttı. Bu küçük şehir aslında bir kanyonun iki yarısına kurulmuş ve resmen kanyon şehrin içinde kaybolmuş.

Akçasu Kanyonu – Safranbolu

Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi

Safranbolu’yu gezerken karşımıza bir de Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi çıkıyor. Türkiye’nin ilk kahve müzesi olma özelliğini taşıyan müze Haziran 2019’da açılmış. Türk kahvesinin tarihini ve kahve için geleneklerini, kahve çekirdeğinden kavrulmasına, çekilmesinden pişirilmesine ve kültürlere göre değişen fincanlara kadar Türk Kahvesi’ne dair her şeyi müzede görebilirsiniz. Müzeye giriş ücreti tam 5 TL, öğrenci 3 TL.

Türkiye’nin İlk Kahve Müzesi Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi

Çok büyük olmayan ama her köşesi detaylarla dolu müzeyi bize gezdiren Semih Bey her bölümü tüm detaylarıyla anlattı. Dünyanın dört bir yanından gelen kahve çekirdeklerinin yanı sıra, Anadolu insanının yokluk döneminde kahve niyetine kavurarak tükettiği nohut kahvesi de müzede anlatılıyor. Boşnak fincanlarının altındaki yıldız detayının ve kulpsuz yapılan fincanları, Bektaşiler’in 12 kenarlı kahve fincanları ile çok farklı kahve fincanları müzede yer alıyor. Ayrıca bugün araba markası olarak bildiğimiz Peugeot’nun eski dönemlerde kahve değirmeni ürettiğini yine müzeden öğrendik ve bu değirmeni de gördük.

Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi – Safranbolu

Müzenin en ilgi çekici ve duygulandırıcı bölümü kuşkusuz Atatürk için hazırlanmış bölüm. Atatürk’ün son kahvesini içtiği fincanın replikası ve son kahvesinin hikayesi de bu bölümde sergileniyor.

Atatürk Köşesi – Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi

Müzenin bir de oturup kahve içilebilecek kafesi bulunuyor. Kafede pek çok farklı Türk kahvesi çeşidini içebilirsiniz. Menüsünde Süvari Kahvesi, Tatar Kahvesi, Cilveli Türk Kahvesi ve Hilve Kahvesi gibi bizim ilk defa duyduğumuz kahveler yer alıyor. Şerbet ve lokumla sunulan kahvelerin tadını o kadar merak ettik ki her birimiz ikişer fincan kahve içtik.

Anadolu’nun Kayıp Kahveleri Kahve Müzesi Kahveleri

Hıdırlık Seyir Tepesi

Safranbolu turu için bir de şehri tepeden görelim dedik ve Safranbolu Hıdırlık Seyir Terası’na çıktık. İçinde bir türbe de bulunan bu park alanına girişte cüzi bir ücret alınıyor ancak bu noktadan Safranbolu manzarası görülmeye değer.

Hıdırlık Seyir Tepesi’nden Safranbolu Manzarası

İPUCU: Safranbolu Hıdırlık Seyir Terası’na yürüyerek de çıkmak mümkün ancak yolu biraz yokuş. Bu yüzden varsa araba ile çıkmak da değerlendirilebilir.

Safranbolu Evleri

Safranbolu evleri tipik Anadolu Türk ev yapısının özelliklerini taşıyor. 3 katlı, bol pencereli, oymalı ahşap tavanlı, beyaz boyalı, kahverengi çerçeveli, cumbalı evler hem estetik görünüyor, hem de tarihi dokuyu çok güzel yansıtıyor. Evlerin iç yapısı da geniş ailelerin yaşamasına uygun, bol odalı, çok banyolu ve avlulu konak tipi oluyor.

Tarihi Safranbolu Evleri

Safranbolu evleri güzel bir şehir mimarisi örneği olarak, birbirlerinin güneşini kapatmayacak şekilde konumlanmışlar. Ayrıca İç Anadolu’nun karasal iklimine uygun şekilde yazın serin kışın sıcak tutan yapıları var.

Bugün görünen tipik Safranbolu evleri, 18-20. yüzyıl arasında inşa edilmişler ve dayanıklı mimari yapısıyla hala sağlam bir şekilde ayakta duruyorlar. Birçok ev, turistik amaçla otele ya da gezi evine dönüştürülmüş olsa da hala çok sayıda evin içinde yaşanıyor. Ayrıca Safranbolu evleri 1992 senesinde UNESCO dünya mirası listesine girmiş.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Safranbolu Evlerinden Biri

Safran

Safranbolu’da yetişen ve buraya adını veren safran bitkisi mor çiçekli güzel bir bitki. Çiçeklerin ortasındaki kırmızı tepecikler kurutularak kullanılıyor ve yemeklere şaşırtıcı bir şekilde sarı bir renk veriyor. Safranın değerli bir baharat olmasının sebebiyse, 1 gram safran için yaklaşık 500 çiçek gerekmesi.

Safran Çiçekleri ve Baharat İçin Kullanılan Tepecikleri

Safranbolu çarşısında safran gramla satılıyor ve gramı yaklaşık 25-30 TL ediyor. Yani kilosu 25-30 bin TL olan bir baharattan bahsediyoruz. Safran çiçeği şehrin simgesi olmuş durumda, hatta şehrin meydanında bir de heykeli bulunuyor.

Safranbolu Meydanı’ndaki Safran Çiçeği Heykeli

Safranın tadı çok keskin olmadığı için, daha çok renklendirme amaçlı kullanılıyor. Lokumları da meşhur olan Safranbolu’ya gidince, safranlı lokum tatmadan dönmek olmaz anlamına geliyor tabi bu da.

Safran Çiçeği

Safranbolu Civarında Gezilebilecek Diğer Noktalar

Safranbolu gezisi için sadece şehir merkeziyle yetinmedik. Bu yüzden Safranbolu yakınlarında görülmesi gereken bazı noktalarla ilgili de önerilerimiz var.

Hadrianapolis Antik Kenti

Hadrianapolis Antik Kenti, Safranbolu’dan yaklaşık 45 dakika, Karabük’ten de yaklaşık 35 dakika uzaklıkta, Eskipazar’da bulunan bir antik kent. Burası Antik Roma döneminde kurulmuşsa de bulunan kalıntılar daha çok Erken Bizans dönemine, MS 500-600 yıllarına, tarihleniyor.

Biz kente vardığımızda, girişin kilitli olduğunu gördük, ama cama bir telefon numarası yazılmıştı, aradığımızda görevli geldi ve bizi içeri alarak hem alanı gezdirdi hem de rehberlik yaptı.

Korunan Mozaiklerin Bulunduğu Kilise Alanı – Hadrianapolis

Hadrianapolis aslında çok daha büyük bir şehirmiş fakat henüz çok küçük bir kısmı gün yüzüne çıkartılmış. Defineciler tarafından kaçak olarak başlayan kazılardan sonra ancak el atılmış ve şu an Karabük Üniversitesi tarafından kazılar sürdürülüyormuş. Bütçe yetersizliği sebebiyle yavaş ilerlese de üniversitedeki akademisyenler büyük özveriyle çalışıp bu şehri ortaya çıkarmaya çalışıyorlarmış.

Hadrianapolis - Dört Nehir
Mozaikli Kilise Tabanı – Hadrianapolis

Kapalı alanda bulunan kilisenin taban mozaiği, bu coğrafyada daha önce rastlanmamış figürleri barındırması açısından çok değerli. Mozaiklerin merkezindeki 4 adet insan figürü, Hristiyan inancında cennette bulunduğuna ve Adem için yaşam getirdiğine inanılan 4 adet nehri sembolize ediyor. Bu aynı zamanda, Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tevrat’ta da geçen bir betimleme. Bu nehirler Geon (Afrika’da bir nehir), Phison (Arap yarımadasında bir nehir), Euphrates (Fırat Nehri) ve Tigris (Dicle Nehri)

Yine mozaikler arasında, sudaki yansıması görünen inek figürü, pek benzeri görülmeyen bir betimleme. Bu yansıma figürüne birçok yorum yapılıyor. Örneğin, öldükten sonraki yaşama olan bir gönderme olabileceğinden bahsediliyor.

Kilisenin biraz aşağısındaki hamam kalıntılarını ve daha da aşağıda bulunan Roma dönemine tarihlenen mezar odası kalıntısını da görevli ve eşlikçisi yavru köpekçik ile birlikte gezebildik.

Hamam Kalıntıları – Hadrianapolis
Mezar Odası – Hadrianapolis

Tokatlı Kanyonu – Kristal Teras

Safranbolu’dan 15 dakika uzaklıkta bulunan Tokatlı Kanyonu, şehir gezisine mola verip doğa yürüyüşü ve çeşitli aktiviteler yapmak isteyenler için ideal bir nokta.

İPUCU: Kanyonun girişinin olduğu bölgede bir ücretli (2019 fiyatı 5 TL), bir de ücretsiz otopark var. Aralarında çok mesafe olmadığı için biraz daha ilerideki ücretsiz otoparkı tercih edebilirsiniz.

Tokatlı Kanyonu – Safranbolu

Hızar Çayı’nın yatağında, binlerce yıl boyunca oluşmuş Tokatlı Kanyonu’na giriş için cüzi bir ücret alınıyor, merdivenle kanyona indikten sonra da 9 kilometrelik bir yürüyüş parkuru var. İsterseniz yürüyüş yapabilirsiniz, ya da at binme, paintball, zipline gibi aktivitelerden birine girişebilirsiniz.

Kanyona hakim bir noktada bir adet de kristal teras mevcut. Buraya çıkmak ayrıca ücretlendiriliyor (2019 fiyatı 5,5 TL). Teras güzel bir manzara sunuyor ancak üzerine çıkılan cam çizilip matlaştığı için aşağısı çok net görülemiyor. Öte yandan bu matlaşma sayesinde cam terasa çıkmak daha az korkutucu olmuş.

Tokatlı Kanyonu’ndaki Kristal Teras – Safranbolu

İncekaya Su Kemeri

Tokatlı Kanyonu’nun girişinin biraz ilerisinde, kanyonun başlangıç noktasında bulunan, 116 metre uzunluğundaki İncekaya Su Kemeri, Safranbolu şehrine su getirmek için Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş. Su kemerinin bir tarafında Tokatlı Kanyonu, diğer tarafında ise Su Kemerine ismini veren İncekaya Kanyonu bulunuyor.

İncekaya Su Kemeri – Safranbolu

Yer yer 2,5 metre, yer yer de 1,2 metre genişliğinde olan kemerin üstüne çıkmak yasak ve girişi tel örgülerle kapalı olmasına rağmen bir açıklıktan insanlar kemerin üstüne çıkıp yürüyebiliyor.

İPUCU: İncekaya Su Kemeri’nin muazzam manzarasına rağmen yine de üstüne çıkmadan iki kere düşünün deriz, çünkü herhangi bir korkuluk mevcut değil.

Bulak Mencilis Mağarası

Bulak Mencilis Mağarası, Safranbolu’dan yaklaşık 15 dakika uzaklıkta bir mağara. Giriş ücreti kişi başı 7 TL. Mağara bir rehber eşliğinde gezilebiliyor, bu yüzden önce bir süre grubun toparlanması bekleniyor.

Mağaraya ulaşmak için önce 157 basamak çıkmanız gerekecek (evet saydık 🙂 ) ama kesinlikle değer. 3 katlı mağaranın tamamı 6 km uzunluğunda ancak orta katın 400 metre civarında bir kısmı turistik amaçlı gezmeye açık tutuluyor. Tırmanmayı, yüzmeyi ve sürünmeyi seven maceraperverler için mağaranın daha derinliklerini de görebilecekleri özel turlar düzenleniyor.

Bulak Mencilis Mağarası – Safranbolu

Esprili rehberimiz Ali eşliğinde bu karstik mağaranın önemini öğreniyoruz. Milyonlarca yıl boyunca suyun damlamasıyla oluşan ve insanlık tarihinden bile eski olan sarkıt ve dikitleri görmek çok etkileyici.

İPUCU: Mağara içi hala nemli ve gezerken üzerinize ve yerlere su damlayabiliyor. Bu yüzden ıslak ve kaygan zeminde yürürken dikkatli olmak gerek.

Mağara içerisinde flaşla fotoğraf çekmek yasak. Aynı şekilde, minerallere yabancı bakterilerin bulaşmaması için bu oluşumlara dokunmak da yasak. Fakat maalesef dokunmayı bırakın, insanlar isimlerini bile kazımış. Gerçekten bu bilinçsizlik çok üzücü.

Bulak Mencilis Mağarası – Safranbolu

Mağara tarih boyunca da çeşitli dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmış. Bizanslılar mağarayı askeri sığınak olarak, Selçuklular da depo olarak kullanmış. Mağaranın içerisinde sıcaklık yaz kış sabit 14-16 derece. Bu yüzden zamanında yiyecek deposu ve sığınak olarak kullanılmış olması şaşırtıcı değil.

İlginç bir diğer bilgi de mağarada yaşayan yarasalarla ilgili. Mağaranın üst katında yaşayan bu yarasaların büyük çoğunluğu virüs taşıyor ve insanlar için tehlikeli. Bu sebeple üst kata çıkış yasak, ancak geziye açık olan orta katta yarasa bulunmadığı için endişe edecek bir şey yok.

Bulak Mencilis Mağarası – Safranbolu

Yörük Köyü

Yörük Köyü, Safranbolu’ya yaklaşık 20 dakika uzaklıkta bir Türkmen köyü. 1997 yılından beri de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış bir sit alanı. Yani Yörük Köyü için bir müze köy de diyebiliriz.

Türkmen köylerinin girişlerinde mezarlık olur, Safranbolu Yörük Köyü girişinde de yine bir mezarlık var. Hem bu mezarlıktaki taşlardan elde edilen bilgilere hem de sözlü ve yazılı anlatılara göre göçmen Yörük Türkmenler 14-15. yüzyıllarda kendi düzenleriyle bir kadıya bağlanmış ve zamanla yerleşik hayata geçmişler. Yerleştikleri bölgenin merkezi de bugünkü Yörük Köyü olmuş. O dönemden beri de aynı ailelerin bireyleri bu köyde yaşamını sürdürüyorlarmış.

Daracık sokakları ve bitişik nizam yapılmış evleriyle meşhur bu köyde birçok konağa 3-5 TL civarında bir ücretle girip gezebiliyorsunuz. Konaklarda hem iç mimari tasarımı hem de Anadolu Türkmenlerinin yaşayış tarzları ve geleneklerini gözlemleyebilirsiniz.

Köyün girişindeki meydana aracınızı bırakıp köyü yürüyerek gezmeniz gerekiyor. Güzel konakların yanı sıra harap halde de birçok bina da var, düzgün bir restorasyonla köy daha cazip bir turist noktası haline gelebilir.

Sipahioğlu Gezi Evi, Muratoğlu Konağı ve Çamaşırhane, köyün en ilgi çekici noktalarını oluşturuyor. Ayrıca hediyelik eşya dükkanlarında da ilginç hediyelikler bulmanız mümkün.

Köyün bir diğer özelliği de opera sanatçısı Leyla Gencer’in babasının köyü olması. Bu yüzden Köyün meydanında Leyla Gencer’in bir büstü ve bir de Leyla Gencer Sanat Evi bulunuyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.