
SELANİK
BALKAN TURUMUZUN 2. DURAĞI: SELANİK
Kavala şehir turunun ve deniz molalarının ardından akşam üzeri Selanik’e vardık. Adını Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’den alan şehir, sırasıyla Makedonya, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının himayesine girmiş ve şimdi de Yunanistan’ın en büyük ikinci şehri. Selanik, İzmir gibi kordonu olan, oldukça güzel, rahat ama çok da temiz olmayan bir şehir.
İPUCU: Selanik’te her sokak ücretli park yeri olmasına rağmen boş yer bulmak epey zor oluyor. Hafta sonları park yerleri ücretsiz.
Selanik’te Gezilecek Yerler
Selanik gezi turuna Galerius Zafer Takı’ndan başlıyoruz. Bu yapı, Roma İmparatoru Galerius’un Perslilere karşı kazandığı zafer sonrası yaptırdığı, üzerine de bu zafere dair kabartmalarla süslediği bir kemer. Burası özellikle gençlerin buluşma noktası olarak dikkatimizi çekiyor.

Daha sonra Osmanlı döneminden kalma Hamidiye Çeşmesi’ni de görerek sahile doğru yürümeye devam ediyoruz. Zafer takından sahile inen uzun arabasız yolun ortasında eski sarayın kalıntıları açık havada sergileniyor. Modern hayatla güzel birleştirilmiş bir açıkhava müzesi. Yeni şehirle eski şehir adeta iç içe geçmiş bu noktada. Selanik’te dikkatimizi çeken bir sorun bilgilendirme tabelaları üzerindeki Vandalizm izleriydi, hemen hemen bütün tabelalar tahrip edilmişti.

Selanik sahil şeridine ulaştığımızda White Tower (Beyaz Kule) bizi karşıladı. Burası 15. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılmış ve daha çok zindan olarak kullanılmış bir kule. Tarih boyunca birçok isimle anılmış, Beyaz Kule adınıysa bir mahkumun özgür bırakılması için bu kuleyi beyaza boyamasından almış.

Beyaz Kule için 4 Euro verip, spiral şeklindeki, çıkışı kolay merdivenlerden 6 kat çıkarak kulenin tepesine ulaştık. 360 derece tüm Selanik ayaklarımızın altındaydı, bu manzara kesinlikle görmeye değer.

Beyaz Kule’den Selanik’e yukarıdan baktıktan sonra sahil boyunca yürüyerek şehrin hareketine karışmaya karar verdik. Sahil boyunca yürürken 3 Euro’ya, bir içki dahil yarım saatlik tur yapan tekneleri gördük. Yoğun bir günün ardından “dinlenip keyif yapmak için fırsattır” diye birine atladık ve Selanik manzarasını izleyerek içeceklerimizi yudumladık. Selanik’i denizden seyretmek oldukça keyifliydi.

Tekneden indikten sonra, sahil boyunca yürüyenlerin yanı sıra bisikletlilerin ve scooter kullananların arasından ilerlerken George Zongolopoulos’un Şemsiyeler Heykeli’ne geldik.
İPUCU: Şemsiyeler Heykeli, etkileyici görüntüler oluşturduğu için özellikle günbatımında turistlerin ilgisini çekiyor.

Selanik’te gezilecek yer çok. Selanik gezi rotamıza ikinci gün Rotunda’yı gezerek başladık. Giriş ücreti 2 Euro olan Rotunda, 4. yüzyılda Roma döneminde bir tapınak olarak inşa edilmiş. Sonradan ilaveler yapılarak kiliseye çevrilmiş, Osmanlı döneminde de camiye çevrilip minare eklenmiş. Birçok depremi sağlam atlatan yapı bugün müze olarak ziyaret ediliyor. Kesinlikle görülmesi gereken Rotunda, özellikle iç mekan atmosferiyle bize göre Selanik’teki en etkileyici yapı olmasına rağmen daha popüler turistik noktaların gölgesinde kalmış görünüyor.
İPUCU: Mimari olarak daire şeklinde tabanı olan yapılara Rotunda denir. Selanik’in Rotundası da aynı şekilde yuvarlak tabanlı ve kubbeli bir yapıdır ve Roma’daki Pantheon ile de benzer mimari özellikler gösterir.

Bizim için Selanik gezisinin en özel ve anlamlı ziyaretini gerçekleştirmeye geldi sıra: Atatürk’ün doğduğu ve bir süre de yaşadığı eve giiyoruz. Müzeye çevrilmiş eve, adınızı kaydedip ücretsiz bir şekilde girebiliyorsunuz. Bu ev Yunanistan tarafından Türkiye’ye hediye edilerek konsolosluk bünyesine dahil edilmiş. Bugün de Türk bayrağı evin bahçesinde dalgalanıyor. 3 katlı evde duvarlarda bilgilendirme yazılarının yanı sıra Atatürk’ün kişisel eşyaları sergileniyor. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk ve Zübeyde Hanım’ın balmumu heykelleri de bulunuyor.

Ali Rıza Efendi’nin diktiği, Atatürk’ün çocukken altında oynadığı nar ağacı da evin en duygusal parçası olarak bahçede varlığını koruyor.

Selanik turu için yola devam ediyoruz ve Aya Sofya, Aristo Meydanı ve Bey Hamamı’nı da görerek Panagia Kilisesi’ne kadar yürüyoruz. Panagia Kiliesi, modern binaların arasında, korunmuş, yeşillikler içinde bakımlı bir kilise. Kızıl Kilise de denen yapı 1028 yılında inşa edilmiş ve Osmanlı döneminde Kazancılar Cami olarak kullanılmış.

Buranın hemen yukarısındaki Eski Agora (Roma Forumu) ise tarihi 2. yüzyıla dayanan ve açık hava müzesi tadında gezilebilen bir Roma dönemi kent meydanı. 1917 yılında ciddi bir yangın geçirdikten sonra Kammena (yanmış) ismini almış. 1922’de mübadele ile Türkiye’den gelen Rum göçmenler buraya yerleştirilmiş.

Selanik gezi rotamızda Selanik’in tepelerine doğru ilerlerken Aya Dimitri’ye uğruyoruz. 4.yya dayanan kilise, şu an çoğu kısmı yenilenmiş olarak görülüyor. Duvarlar, mozaikler hep yenilense de etkileyici bir havası var.

Selanik turunda son durağımız ise tepedeki Vlatadon Manastırı. Burası 1351 yılında yapılmış ve Bizans’tan günümüze dek çalışan tek manastır. Buraya çıkan yol yaklaşık 1km ve çok yokuş ama dar sokaklı, yeşillikli, yaseminli çok güzel bir yol. Yorucu olsa da Selanik sokaklarında gezmek bu yorgunluğa değiyor. Manastırın içinde ufacık bir kilisesi, kümesinde tavuskuşları ve tepeden güzel bir Selanik manzarası var.
İPUCU: Vladaton Manastırı’na çıkış yolu epey yokuş olduğu için aracınız varsa araç ile çıkmayı da tercih edebilirsiniz.

Selanik’te Yeme & İçme
Selanik’te nerede yemek lazım diye soranlar için de önerilerimiz var:
Selanik’te birinci akşam yemeğimizi The Garden of Thermaikos’ta (Ο κήπος του θερμαικού) yedik. Yemeklerini beğendik, fiyatları makul, servisi hızlı ve garsonları güleryüzlüydü. Ortaya mantarlı ve çilek sirkeli salata ile ballı feta aldık. Salata bol çeşitli ve doyurucu, peynir efsaneydi. Daha sonra içi doldurulmuş kalamar (ıspanak peynirli), saganaki karides ve patates püreli ahtapot aldık. En iyisi ahtapottu, saganaki beklediğimizin dışında Jumbo karidesle yapılmıştı. Sadece domates soslu olması beklentiye göre üzebilir ama lezzeti iyiydi. En az beğendiğimiz ise çok sert olması dolayısıyla kalamardı. Ev yapımı yarım litre şarapla birlikte toplamda 48 Euro verdik.

Selanik gezimizin ikinci gününde Full Tou Meze’de akşam yemeği yedik. Ana yemek olarak güzel bir kızarmış kalamar ve safranlı midyeli risotto söyledik. Peynirli salatanın içeriği görece fakirdi. Peynirli bujurdi (sahanda domates peynir) ise çok lezzetliydi ama ızgara patlıcanı (peynir ve domatesli) hiç beğenmedik. Mantar ızgarası mükemmeldi. Yanında yarım litre ev yapımı roze şarap içtik. İkram olarak mozaik pasta ve dondurma geldi. Toplam 53 Euro ödeyerek memnun bir şekilde geceyi sonlandırdık.

Sıradaki durağımız için tıklayabilirsiniz: Manastır (Bitola) Gezi Rehberi