Antalya,  ANTİK KENTLER,  TÜRKİYE

Antalya Antik Kentleri

Bi’ Gün Yine Yoldayız ekibi olarak antik kentleri gezmeyi ve inceliklerini öğrenmeyi çok seviyoruz. Çünkü ne zaman bir bölgeyi keşfetmeye başlasak ülkemizin farklı bir güzelliğini, zenginliğini görüyoruz. Bu da bizi daha çok keşif yapmak için heyecanlandırıyor.

Antalya’yı kış günlerinde gezme fırsatı yakalayınca sıcak zamanlarda gezmesi zor olan antik kentleri ilk sıraya aldık. Antalya il sınırları içerisinde çok sayıda antik kent bulunuyor. Bu topraklar yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, Likya ve Pamfilya Birlikleri’nin önemli kentlerini barındırmış. İşte biz de Antalya’da bu uygarlıkların izinden gidiyoruz ve onlardan kalan tarihi noktaları geziyoruz. Antalya’nın bir ucundan diğer ucuna gitmek 8 saati buluyor, biz de bu sebeple bütün antik kentleri gezemesek de Demre’den Side’ye çeşitli antik kenti ziyaret ettik.

Myra Antik Kenti ve Noel Baba Kilisesi

Antalya merkezde kaldığımız için gezilecek ilk yer olarak kendimize en uzak nokta olan Demre’deki Myra Antik Kenti’ni seçiyoruz. Noel Baba Kilisesi ile bilinen Demre’ye Antalya merkezden başlayan yolculuğumuz yolların virajlı olması sebebiyle yaklaşık iki buçuk saati buluyor.

MÖ. 1. yüzyılda 23 kentin bir araya gelmesiyle Likya Birliği kurulmuş. Bu birlik tarihin ilk demokratik oluşumu olarak kabul ediliyor. Üye her kentin büyüklüğüne ve ekonomisine göre oy hakkı olurmuş, Myra da bu birliğin önde gelen kentlerindenmiş ve 3 oy hakkı varmış. Myra Bizans döneminde de hem dini hem de idare olarak önemli bir şehir olmuş. Myra Antik Kenti bugün, özellikle kaya mezarları ve amfitiyatrosu ile dikkat çekiyor.

Myra Antik Kenti Kaya Mezarları

Myra Antik Kenti’nden sonra Demre’yi Dünya çapında bilinir hale getiren noktaya yani Noel Baba Kilisesi’ne gidiyoruz. Dünya genelinde Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos’ın öldüğü ve mezarının bulunduğu kilise burası. Aziz Nikolaos 3. – 4. yüzyıl civarında Patara’da doğmuş, Likya Eyaleti’nin başkenti kabul edilen Myra’da piskoposluk yapmış. Myra Piskoposu Nikolaos, Anadolu’nun en büyük ikinci din adamı olarak kabul edilmiş. Bu kilise Aziz Nikolaos adına yapılmış ve Hıristiyanlığın hac noktalarından biri haline gelmiş.

Myra Antik Kenti ve Noel Baba Kilisesi yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Noel Baba Kilisesi İç bölümü

Limyra Antik Kenti

Demre’den sonra Antalya merkeze doğru dönüş yoluna geçiyoruz. Ama Antalya o kadar zengin bir coğrafya ki, Antalya merkeze kadar pek çok antik kent bizi bekliyor. Bir sonraki noktamız Finike’deki Limyra Antik Kenti oluyor. Limyra Antik Kenti, henüz çok düzenli bir yapıya sahip değil, çok ziyaretçisi de yok. Çok geniş alana yayılmış antik kentin ortasından yol geçiyor. Bu yolun bir tarafında antik kentin gezilebilen aşağı bölümü, yolun diğer tarafında da tiyatrosu bulunuyor.

Henüz dağınık ve tam düzenlenmemiş olsa da doğanın içinde kaybolan antik kalıntıları görmek, nehrin altında kalan Roma yolunu izlemek, Lymra’nın daha önce nasıl bir antik kent olduğunu hayal etmek ve keşfetmek için oldukça keyifli bir nokta.

Onların haricinde de, yamaçların kenarlarında kaya mezarları bulunuyor. Belli ki oradaki köyün içinde açığa çıkmayı bekleyen daha çok kalıntı var. Günlük işlerini halletmek isteyen yerel halkı ve otlayan hayvanları da gezi alanında görmek mümkün.

Limyra Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Limyra Antik Kenti

Olympos Antik Kenti

Olympos, Antalya’nın güney sahillerinde Phaselis’ten sonra ikinci önemli liman kenti. Bugün Beydağları-Olympos Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. Milli park sınırlarından girdikten sonra antik kente doğru giderken çeşitli kamp alanları, restoran kulübeleri sizi karşılıyor. Sonrasında antik kent girişi karşınıza çıkıyor.

Olympos Antik Kenti, Likya Yolu’nun 7,5 km’sini oluşturuyor. Çok geniş alana yayılmış bu antik kent doğayla iç içe, bir tarafta milli park ve dağ, diğer tarafta dere ve deniz.  Bu özelliği ile Olympos, hem deniz tatili için tercih edilen hem de tarihi dokuyu keşfetmek isteyenler için güzel bir nokta.

Olympos Antik Kenti’nde öne çıkan noktalar ayakta kalan duvarları ve pencereleriyle dikkat çeken giriş kompleksi, bir şehir görüntüsünü taşıyan nekropolü, kentin ortasından geçen nehri, anıtsal mezarları, Piskoposluk Sarayı ve tabii ki sahili.

Olympos Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Olympos Antik Kenti

Phaselis Antik Kenti

Olimpos’tan sonra Antalya merkeze 60 km uzaklıktaki Phaselis Antik Kenti’ne gidiyoruz. Bir yarım ada üzerinde yer alan Phaselis milli park içinde bulunuyor ve yerel halkın hem piknik yapmak hem de denize girmek için ziyaret ettiği bir yer.

Phaselis Antik Kenti’nin MÖ 7. yüzyılda Rodoslu kolonicilerce kurulduğu belirtiliyor. Şehir sikkelerine basılmış gemi figürlerinden anlaşıdığı üzere Ticaret kenti olarak bilinen Phaselis, bu zenginliğini yarımada olması sayesinde sahip olduğu üç limana borçlu. Likya Bölgesi ve Pamfilya bölgesi arasında bulunuyor. Perslerin, Karyalıların, Lmyralıların hakimiyetleri görülmüş. Sonrasında İskender fethetmişse de İskender’den sonra çokça el değiştirmiş. En sonunda Romalıların egemenliğinde şehrin rahat dönemini yaşadığı biliniyor. Şehir 129’da Hadrian’ı ağırlamış ve onun anısında bir tak yapılmış. 13. yüzyılda şehir terk edilmiş ve günümüze daha çok Roma ve Bizans eserleri ulaşmış. 

Phaselis’te limanları birbirine bağlayan ve oldukça geniş Roma Yolu, agoralar, hamam kalıntıları, amfitiyatro ve devasa su kemerleri öner çıkan yapıları oluşturuyor.

Phaselis Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Gün yavaşça batmak üzereyken biz de Antalya’nın batısındaki antik kentler gezimizi sonlandırıyoruz. Ertesi gün Antalya’nın doğusundaki antik kentleri ziyaret edeceğiz.

Bir sonraki günde de Antalya’nın doğu sahillerine doğru yol alıyoruz. Yine ulaşımın zorluğu ve vaktimizin darlığı nedeniyle kendimize en uç nokta olarak, görmek istediğimiz antik kentlerden Side’yi seçiyoruz.

Side Antik Kenti

Günün ilk ışıklarıyla antik kente girdiğimiz anda şehrin kalıntıları bizi karşılıyor. Gezdiğimiz antik kentler arasında en geniş alana yayılanı Side olabilir.  Side’nin tarihi MÖ. 7.yy’a dayanıyor, ismi ise eski dilde Nar anlamına geliyormuş. Pamfilya’nın en önemli liman kenti olan Side bir yarımada üzerine kurulmuş. 

Side’de görülecek yerler arasında Side Tiyatrosu, yarım adanın ucunda yer alan Apollon Tapınağı, Side Müzesi öne çıkıyor. Onlar haricinde yine tüm yarım adaya yayılmış kalıntılar arasında Agora, Bizans Hastanesi olduğu düşünülen bir yapı, su kemerleri, çeşmeler, eski evler, latrina, tapınaklar ve şehrin bir ucundan diğer ucuna uzanan Roma Yolu da görülecek noktalar.

Side Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Tarihi Aspendos Tiyatrosu

Aspendos Antik Kenti’ne geldiğimizde maalesef zaman kısıtımız sebebiyle biz de diğer ziyaretçiler gibi ancak tiyatrosunu ve su kemerlerini gezebiliyoruz. Bazilika, Agora, tapınak ve hamamlar Aspendos Antik Kenti’nin görülecek yapılar.

Tarihi Aspendos Tiyatrosu tüm ihtişamıyla ayakta duran ve yakın zamana kadar da aktif olarak kullanılan bir yapı. Bu özelliğini, inşa edildiği 2. yüzyıldan bu yana çeşitli dönemlerde geçirdiği restorasyonlara borçlu. 15-20 bin kapasiteli bu tiyatro Aspendos yani bugünkü adıyla Belkıs’ın görülecek en önemli noktadı. Aspendos’taki su yolları en iyi korunmuş örneklerinden biri olma özelliğini taşıyor.

Tarihi Aspendos Tiyatrosu yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Perge Antik Kenti

Ziyaret ettiğimiz son antik kent de Perge Antik Kenti oluyor. Antalya şehir merkezine 17 km uzaklıkta yer alan bu antik kentte kazı çalışmaları hala devam ediyor. Kazılar sırasında bulunan eserlerin uygarlık tarihindeki önemleri sebebiyle Perge Antik Kenti, 2009’da UNESCO Geçici Miraslar Listesi’ne eklenmiş.

Perge Antik Kenti, Roma şehirlerinin en düzenli olanlar arasında gösteriliyor. Bunu, özellikle cadde yapısıyla net bir şekilde görebiliyoruz. İki hamamı, dört çeşmesi, Doğu-Batı, Kuzey-Güney uzanan sütunlu caddeleri, agorası, iki bazilikası, Roma Takı, Helenistik Kuleleri, Palestrası, 15 bin kişilik tiyatrosu ve 12 bin kişilik Stadion Perge’nin öne çıkan yapıları. Ayrıca şehri koruyan surların pek çoğu bugün de ayakta ve şehrin etrafında dikkati çekiyor.

Perge Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Antalya’da geçirdiğimiz antik kentlerle dolu iki günlük gezimizi bitiriyoruz. Antalya genelde yazın gidilen deniz turizminin bir parçası olarak bilinse de tarihe tanıklık eden bu şehirlere de zaman ayırmaya değer. Antalya’dan ayrılırken aklımız da maalesef bu iki güne sığdıramadığımız diğer antik kentlerde…

… diye bitirdik daha önceki yazımızı ama yine rahat duramadık ve fırsat buldukça Antalya’ya kaçmaya devam ediyoruz. İşte 2020 yazında gezebildiğimiz diğer antik kentler.

Xanthos Antik Kenti

Antalya’nın en batı ucuna, Kaş ilçesinin Kınık beldesine, Muğla sınırına gidiyoruz ve Xanthos (Ksanthos) Antik Kenti’ni ziyaret ediyoruz. Burası Likya Birliği’nin başkenti olmasının yanı sıra UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olmasıyla da önemli bir tarihi ve kültürel nokta.

Xanthos Antik Kenti iki kısımdan oluşuyor. Daha derli toplu ve düzenli olan batı yakasında tiyatro bulunuyor. Bilgilendirme panoları yapılmış ve gezmek rahat. Doğu yakasında ise antik ana cadde ve kent merkezinin olduğu kısım görülüyor. Ancak bir noktadan sonra düzenleme ve bilgilendirme panoları yok ve yol orman patikası halini alıyor, gezmek güçleşiyor. Antik kentin en dikkat çekici yanlarından biri Likya tipi mezar yapılarının tipik örneklerine rastlanması, ayrıca anıt tipi mezar olarak da Harpyler Anıtı’nı barındırması.

Xanthos Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Patara Antik Kenti

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Patara Antik Kenti uzun kumsalıyla da biliniyor. Ayrıca 2020 yılının Patara yılı ilan edilmesiyle turizm açısından önemi de artmış görünüyor.

Patara Antik Kenti ve Patara Plajı’na giriş aynı noktadan yapılıyor. Gelemiş Köyü’nden sahile doğru giden yolda sağlı sollu birçok kalıntı görmek mümkün. Yol boyunca Zafer Takı, Bizans Bazilikası gibi eserleri gördükten sonra Likya Birliği Meclis Binası, Antik Tiyatro, Sütunlu Ana Cadde ve Hamam’ın görülebileceği kent merkezine geliyorsunuz. Daha da ilerlerseniz Patara Plajı’na çıkabilirsiniz.

Patara Antik Kenti yazımızın tamamını okumak için tıklayın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir