
Mersin Gezi Rehberi
Akdeniz’in en güzel rotalarından birine koyulduğumuzu bilmeden düştük Mersin yollarına. 5 günlük bir plan oluşturduk ve Mersin’i bir uçta Anamur’dan diğer uçta Tarsus’a kadar dolaştık. Dolaştıkça Mersin’de tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerin ne kadar çok ve eşsiz olduğunu fark ettik.
Şimdi önce Mersin’in tarihine kısaca değindikten sonra merkezinde bir tura çıkacağız. Sonra da ilçelerine uğrayıp 5 günlük tur önerimizi sizinle paylaşacağız. Haydi o zaman yollara…

Mersin’in Tarihi
Antik Kilikya bölgesinde bulunan Mersin’in tarihiyle ilgili en önemli bilgilere Yumuktepe Höyüğü’nde ve Gözlükule’de yapılan kazılarla ulaşılmış. Bu bilgiler ışığında, bölgede Neolitik dönemden beri kesintisiz yerleşim olduğu da tespit edilmiş.
Tarih boyunca önemli liman kentleri barındıran bölge, sırasıyla Hititliler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Selçuklular, Karamanoğulları, Ramazanoğulları ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiş.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra işgal edilen Mersin, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin bir parçası olmuş. 1933’te Silifke ile birleşerek İçel adını alsa da 2002 senesinde tekrar Mersin adına geri dönmüş.

Mersin’in tarihi ile ilgili çok daha detaylı bilgi için Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün paylaştığı bilgileri inceleyebilirsiniz.
Mersin Merkez’de Gezmek
Soli Pompeiopolis Antik Kenti
Silifke yönünden Mersin’e girerken, Mezitli’de Soli Pompeiopolis Antik Kenti Mersin’deki en önemli tarihi noktalardan biri. Organize bir ören yeri olmayan Soli Pompeiopolis’in sütunlu caddesi görülebilecek noktalar arasında. 200 sütuna sahip olduğu düşünülen bu caddede 33 sütun bugün de ayakta. Korinth başlıklı sütunlarda üzerinde heykel olduğu anlaşılan konsol çıkıntıları da mevcut. Ayrıca caddenin yakınındaki Soli Höyük sayesinde bu kentin tarihi hakkında önemli bilgiler edinilmiş. Soli Höyük’te kazılar sürdüğü için burayı göremesek de Sütunlu cadde boyu yürüyerek bu sütunları inceleyebildik.

Soli Pompeiopolis’in Tarihi
MÖ 2000’li yıllardan itibaren yaşanılan bir kent olan Soli, tarihi boyunca önemli bir liman kenti olmuş. MÖ 15. yüzyılda Hititliler döneminde güçlü bir savunma sistemi bulunuyormuş. MÖ 7. yüzyılda Rodos-Lindos’lular tarafından kolonileştirilmesi ile birlikte İyonya, Yunanistan ve adalarla ticaret artmış ve Yunan kültürü bölgede etkisini göstermiş. Daha sonra Persler, Makedonyalılar ve Seleukoslar’ın hakimiyetine girmiş ve bu dönemde en parlak çağını yaşamış, filozoflar, şairler yetişmiş.
Seleukoslar’dan sonra uzun bir saldırı ve yağma dönemi yaşayan kent Romalılar döneminde tekrar düzene kavuşmuş. MÖ 66 senesinde Romalı komutan Pompeius’un şehri kontrol altına almasından sonra şehrin Latince “Güneş” anlamına gelen Soli ismi, Pompeius’un adına Pompeiopolis olarak değiştirilmiş. Romalılar döneminde kente İmparator Hadrianus’un da desteğiyle, büyük bir liman inşa edilmiş. Bu limanın inşası için Napoli’den volkanik tüf getirilmiş ve 320 metre uzunluğunda bir dalgakıran içine liman inşa edilmiş.
Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan kent, 525 senesindeki depremde büyük hasar görmüş. 7. yüzyıldaki Arap akınları sonrasında da terk edilmiş. Soli Pompeiopolis kentindeki höyüğün yakınında tiyatro, hamam, tapınak ve nekropol gibi yapılar olduğu düşünülüyor.
Atatürk’ün Soli Pompeiopolis’i Ziyareti
Mustafa Kemal Atatürk, 21 Mayıs 1938 tarihinde Mersin valisi ve belediye başkanı ile birlikte Soli Pompeiopolis kentini ziyaret ederek sütunlu caddeyi gezmiş. Burası Atatürk’ün ziyaret edebildiği son antik kent olmuş.
Mersin Arkeoloji Müzesi
Merkeze doğru iyice giriyoruz artık ve Yenişehir’deki Arkeoloji Müzesi’ne gidiyoruz. Mersin’in ve Kilikya’nın geniş tarihi coğrafyasının özetini bu müzede buluyoruz. Bir zaman tüneli boyunca bu bölgenin tarihi dönemsel olarak aktarılmış. Mersin’e gelince gezme şans bulduğumuz Kanlıdivane (Kanytelleis), Sebaste, Yumuktepe Höyüğü, Soli Pompeiopolis gibi birçok noktadan çıkmış eseri bu müzede görüyoruz. Ayrıca yine bölgede görülen çeşitli mezar tiplerinin örnekleri de müzede sergileniyor.
Düzenlemesi başarılı, bilgilendirme panoları detaylı olan müzeyi oldukça beğendik. Müzekart ile gezebileceğiniz bu müzeye en az 1 saat ayırmanızı tavsiye ederiz.
İPUCU: Mersin Arkeoloji Müzesi’ni uzaktan sanal tur ile gezmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Hz. Muğdat Camii
Mersin’in en büyük camisine geliyor sıra. Hz. Muğdat, bir diğer adıyla Mikdad Camii, arkeoloji müzesinin hemen arkasında bulunuyor. Caminin adı sahabelerden Mikdad bin Amr’dan geliyor ve caminin bahçesinde Hz. Muğdat’ın türbesi bulunuyor.
Muğdat Camii, Osmanlı mimarisinde, 6 minareli olarak, 1980 senesinde inşa edilmiş. Minareler oldukça yüksek ve her birinde 3 şerefe bulunuyor. İçi oldukça geniş ve yüksek olan camide çini süslemeler de dikkat çekiyor.
Atatürk Evi
Yenişehir’den Akdeniz’e doğru geçiyoruz ve burada ilk durağımız Atatürk Evi ve Müzesi. Mustafa Kemal Atatürk, 1925 senesindeki Mersin ziyareti sırasında 11 gün boyunca eşi Latife Hanım ile birlikte bu evde konaklamış. Ev 1887 senesinde Almanya Konsolosu Bay Christman’ın Mersinli tüccar Mavromati’nin kızıyla evlendiği sırada konut olarak yaptırılmış. Krizman Konağı olarak bilinen ev daha sonra birkaç sefer daha el değiştirerek Tahinci Konağı, Toros Koleji isimleriyle bilinmiş. Daha sonra kamulaştırılmış ve 1992 senesinde Atatürk Evi ve Müzesi adıyla ziyarete açılmış.
Müzekart ile gezilebilen evde Mustafa Kemal Atatürk’e ait fotoğraflar, bilgilendirmeler ve kişisel eşyalar sergileniyor. Ayrıca binanın üst katı da Etnografya Müzesi olarak düzenlenmiş.
Ortodoks Kilisesi
Aziz Mihail ve Cebrail Ortodoks Kilisesi, Mersin’de ibadete açık en eski kilise unvanını taşıyor. 19. yüzyılda Mersin’e göçen adalı, Kapadokyalı ve Suriyeli Ortodoks cemaat için 1849-1870 tarihleri arasında inşa edilmiş.
Ruhani açıdan Şam’da bulunan Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlı olan kilise başmelekler Mikail ve Cebrail’e adanmış. Kilisenin orijinal çan kulesi yıkıldıktan sonra mevcut çan kulesi inşa edilmiş. Kilisenin içiyse oldukça sade ve hala ibadete açık.
Ortodoks Kilisesi Ortodoks Kilisesi
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
Mersin’de 19. yüzyılda inşa edilen ve günümüzde hala ibadete açık olan bir başka kiliseye gidiyoruz. 1840’ta Lübnan’da Hristiyanların Dürzüler tarafından katledilmesi sonucu bu bölgedeki Katolik Hristiyanlar (Maruniler) Mersine yerleşmiş. 1853’te kilisenin inşa edilmesine karar verilince Rahip Antonio Mersin’e gelmiş ve 1855’te padişahın fermanıyla kilise inşa edilmeye başlanmış.
Kilisenin çan kulesi aynı zamanda bir saat kulesi işlevi görüyor. Bu kule zamanında deniz kenarında olsa da zamanla deniz doldurulunca bugün kıyıdan epey içerde kalmış.
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
Yumuktepe Höyüğü
Mersin’de tarih bitmiyor. Neolitik dönemden günümüze kadar kesintisiz yerleşim gören Yumuktepe Höyüğü tarihsel açıdan oldukça önemli bir nokta. Höyük, 1930’larda İngiliz arkeolog John Garstang tarafından ortaya çıkarılmıştır. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi ve Roma Üniversitesi tarafından yeniden başlatılan çalışmalarla pek çok yeni veri ortaya çıkarılmış.
Neolitik çağlardan itibaren katman katman birçok çağa ait veriler tespit edilmiş. Yapılan kazılarda zeytin ve incirin anavatanının bu bölge olduğu, MÖ 4500 yıllarında ilk kez kaleye benzeyen yapının burada tespit edildiği, bakırın ilk kez burada işlendiği gibi bilgilere ulaşılmış.
Yumuktepe Höyüğü’nde bugün düzenleme ve bilgilendirmeler yetersiz olsa da açık hava müzesi olacağını duymamızla daha da önem kazanacağı şüphesiz. Mersin Arkeoloji Müzesi’nde buradan çıkan buluntuları görebilirsiniz. Ayrıca burada tespit edilen Neolitik evin bir canlandırması da yine müzede mevcut.

Mersin Sahil Şeridi
Gündüz gezmenin yorgunluğunu atmak ve deniz havası almak için Mersin sahiline çıkıyoruz. Mersin’de sahil boyu yürümek, palmiyeler altında veya kayalıklarda oturup denizi izlemek de yorgunluk atmak için güzel bir aktivite olacaktır.

Kushimoto Sokağı
Mersin’de Türk-Japon dotluğuna adanmış Kushimoto Sokağı da ilginç bir nokta. 1890 senesinde 2. Abdülhamid tarafından Japon İmparatoru Meiji’ye sunulan hediyeleri ve şeref nişanını taşıyan Ertuğrul Firkateyni, dönüş yolunda Kushimoto şehri açıklarında kaza geçirerek batmış ve 587 denizci şehit olmuş. 1994 senesinde Kushimoto ve Mersin şehirleri kardeş şehir olmuşlar ve bu kardeşliğin anısına Mersin’deki buraya Kushimoto Sokağı adı verilmiş. Biz de akşam vakti güzel bir yürüyüş yaparak günü burada noktalıyoruz.
Mersin’in ilçeleri
Mersin’i hakkıyla gezmek için ilçelerine uzanmak şart. Bir uçta Anamur, diğer uçta Tarsus, birbirinden farklı kültürel ve doğal güzellikler barındırıyor.
Tarsus ve Civarında Gezilecek Yerler
Mersin – Adana yolu üzerinde bulunan Tarsus’un kültürel ve dini yönü öne çıkıyor. Ashab-ı Kehf Mağarası, Danyal Peygamber Kabri, St Paul Müzesi ve Kuyusu, Ulu Camii, Kaşıkçı Bedesteni gibi kültürel noktaların yanı sıra Tarsus Şelalesi ve Taşkuyu Mağarası gibi doğal güzellikler de mevcut. Tarsus ile ilgili daha çok bilgi için Tarsus Gezi Rehberi yazımızı inceleyebilirsiniz.

Silifke ve Civarında Gezilecek Yerler
Mersin ilinin coğrafi merkezinde bulunan Silifke civarında görülmesi gereken sayısız nokta var. Uzuncaburç Antik Kenti, Adamkayalar, Kanlıdivane Antik Kenti, Cennet-Cehennem Obrukları, Astım Mağarası, Kız Kalesi, Azize Thecla Yeraltı Kilisesi, Silifke Müzesi ve Göksu Nehri bunlardan sadece birkaçı. Silifke’yi bizimle keşfetmek için Silifke Gezi Rehberi yazımızı inceleyebilirsiniz.

Anamur ve Civarında Gezilecek Yerler
İsmini antik Anemurium’dan (Rüzgarlı Burun) alan Anamur, aynı zamanda Anadolu’nun en güney ucu ve Kıbrıs’a en yakın liman noktası. Anamur Mersin iline bağlı olsa da Mersin’in merkezinden yaklaşık 230 kilometre uzaklıkta. Ancak bu yola değiyor ve Aydıncık’taki Kelenderiz Ören Yeri, Gilindire Mağarası ile birlikte Anamur’daki Mamure Kalesi, Anemurium Antik Kenti, Köşekbükü Mağarası ve Muz Seralarını geziyoruz Bu gezimizin detaylarını da Anamur Gezi Rehberi yazımızda bulabilirsiniz.

Mut ve Civarında Gezilecek Yerler
Mersin’den Konya’ya doğru giderken Toroslar civarında kalan uzak ilçe Mut’ta birbirinden güzel iki noktayı görmek gerekiyor. Bunlardan biri Göksu Vadisi’ni panoramik seyredebileceğiniz bir dini kompleks olan Alahan Manastırı, bir diğeri de doğal güzelliğiyle hayran bırakan Yerköprü Şelalesi. Bu noktaları keşfetmek için Alahan Manastırı ve Yerköprü Şelalesi yazımıza bekleriz.

Mersin Gezi Önerisi
Biz Mersin’i baştan başa gezmek için 5 gün harcadık. 3 gece Silifke’de, 1 gece de Mersin’de konakladık. Planımızda mevsimden dolayı denize girmek yoktu, yani eğer bu plana deniz tatili de katacaksanız 1 haftaya uzatmanızı öneririz. Biz kendi yaptığımız tur planını fikir vermesi için sizinle de paylaşmak istedik:
MERSİN TURU ÖNERİSİ
Biz Mersin’i gezmek için 1 tam gün Anamur’a, 1 tam gün Tarsus’a, yarım gün Mut’a, yarım gün Mersin merkeze ve 2 gün de Silifke ve civarına ayırdık. Sabahın köründe yola koyulduk ve bütün gün kiraladığımız araç ile gezerken toplamda 1000 kilometreden fazla yol yaptık. 5 günü de şu şekilde planladık:
1. Gün: Silifke’nin kuzeyi, Uzuncaburç, Cennet Cehennem Mağaraları. (Bkz. Silifke Gezi Rehberi)
2. Gün: Anamur ve Aydıncık’ta görülecek noktalar. (Bkz Anamur Gezi Rehberi)
3. Gün: Mut ve Silifke’nin merkezinde görülecek noktalar. (Bkz. Mut Gezi Noktaları)
4. Gün: Narlıkuyu, Adamkayalar, Kanlıdivane ve Mersin’in merkezi.
5. Gün: Tarsus ve civarında görülecek noktalar (Bkz. Tarsus Gezi Rehberi)
Mersin bizim beklemediğimiz kadar zengin bir kültür ve tarih hazinesine sahipmiş. Yollarda görüp öğrendiklerimizle zihnimizi doyurduk. Karnımızı da bol bol Tantuni ile doyurduk tabii ki 🙂
Yeni rotalarda görüşmek ve Bi Gün Yine Yoldayız demek üzere bir gezimizi daha böylece tamamladık.
2 Comments
BARIŞ
Hocam Ellerinize Saglık Güzel Makale Olmuş Detaylı
ÜMMÜGÜLSÜM
Verdiginiz bilgiler için teşekkürler , güzel yazı olmuş