BALKAN TURUMUZUN 4. DURAĞI: OHRID

Manastır‘dan çıkıp Ohrid’e doğru devam ederken çok güzel yollardan geçtik ve sık sık fotoğraf çekmek için durduk. Makedonya’nın doğal güzellikleri gerçekten de şahane.

Ohrid tarih boyunca Roma, Bizans, Bulgar, Sırp ve Osmanlı İmparatorlukları ile Yugoslavya’nın yönetiminde bulunmuş bir şehir. Ohrid, küçük bir şehir olmasına rağmen her köşesinde ayrı bir güzellik göze çarpıyor. Kalesi, amfi tiyatrosu, sayısız kilisesi, camileri, sevimli evleri ve elbette Ohrid Gölü’yle tam bir cennet.

Ohrid’de Gezilecek Yerler

Ohrid’e giderken önce Ohrid’e 1 saat uzaklıktaki Prespa Gölü’ne uğradık. Prespa Gölü, üç ülkenin sınırları dahilinde kalıyor (Makedonya, Arnavutluk, Yunanistan). Ohrid Gölü’nün gölgesinde kalmış olsa da kıyı boyu gezip Stenje’ye indiğinizde en az Ohrid Gölü kadar güzel olduğunu görüyorsunuz. Aracınıza ve sürüşünüze güveniyorsanız Prespa Gölü’nden Ohrid’e giderken Galichica Milli Parkı’nın virajlı yollarının ve muhteşem doğasının içinden geçin ve gölleri bir de tepeden izleyin. Her yere baktığınızda gördüğünüz iki renk var, yeşil ve mavi. Biz gittiğimizde hava kapalı olmasına rağmen manzara etkisinden bir şey kaybetmemişti.

Ohrid’e akşamüzeri vardık ve şehri dolaşmaya başladık. Ohrid sokakları Arnavut kaldırımlarıyla ve dik, yeşil beyaz çiçekli, özenilmiş küçük taş evleriyle çok güzel. Sahilde tahtadan uzun bir iskele gibi yapılmış yolda yürümek keyifli. Kavak ağaçlarıyla beraber gölün görüntüsü görülmeye değer ve fotoğraf üstüne fotoğraf çekmeden yapamıyorsunuz tabii.

İPUCU: Ohrid’de eski şehir merkezine sadece burada yaşayanlar ve buradaki otellerden birinde kalanlar araçlarıyla girebiliyor. Diğerleri şehrin dışındaki park alanlarına bırakmak zorundalar.

Ertesi günü tamamen Ohrid şehrine ayırdık. Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde Ohrid’den “365 kilisesi var, her güne bir kilise düşüyor” diye bahseder. Biz sayamadık ama gerçekten de Ohrid’de çok sayıda kilise var ve ne yazık ki hepsinin girişinde 50-100 Makedon Dinarı (yaklaşık 5-10 TL) talep ediyorlar.

Bu kiliselerden ikisinden bahsetmekte fayda var. Önce Orta Çağ mimarisinin bir örneği olan Aya Sofya Kilisesi. Eski şehrin tam merkezindeki bu kilise 9. yüzyılda yapılmış, Osmanlı hakimiyetindeyken camiye çevrilmiş ama neyse ki içindeki freskler korunmuş. Kiliseyi ziyaret etmek için 100 dinar (yaklaşık 10 tl) talep ediliyor.

Bir diğer görülmesi gereken kilise de Saint John (Aziz Yuhanna ya da Sveti Jovan) Kilisesi. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinemese de 13. yüzyıldan kaldığı tahmin ediliyor. Buraya kilise için olmasa bile manzara için mutlaka gidin. Ohrid’in bu en sembolik noktalarından birinde günbatımını da izleyebilirsiniz.

Ohrid gezi turu için sıradaki hedefimiz Çar Samuel Kalesi. Bu kale Bulgar İmparatorluğu döneminde 10. yüzyılda yapılmış. Kaleye giriş kişi başı 60 dinar (yaklaşık 6 TL). Kalenin tüm duvarlarına ve kulesine çıkılabiliyor. Manzara dışında görülecek pek bir şey yok ama manzara için gitmeye değer, şehri tepeden görmek için ideal bir nokta.

Ohrid gezilecek yerler listemizde sırada Ohrid civarında görülmesi gereken noktalar var. Ohrid’den arabayla 40 dakika göl boyunca güneye doğru gidince Arnavutluk sınırına doğru Saint Naum (Sveti Naum) Manastırı’na varıyorsunuz. Araç girişi için 50 dinar ödeyip park ettik, bunun dışında ilave bir para istenmiyor.

Burası sakince uzun vakit geçirebileceğiniz bir yer. Girişten sonra sıra sıra küçük dükkanlarda çeşitli hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Daha sonra Ohrid Gölü’yle ona bağlı daha küçük bir gölün birleştiği noktaya geliyorsunuz. Bu yemyeşil, bol yansımalı küçük gölde tekne turu yapabilirsiniz.

İPUCU: Buradaki tekne turları için fiyat aldıktan sonra pazarlık yapabilirsiniz. Bize 3 kişi için toplam 15 Euro fiyat söylediler, biraz ısrar etsek indirebilirlerdi.

Biraz daha ilerlediğimizde manastıra vardık. Bu manastır 10. yüzyılda Saint Naum tarafından inşa edilmiş ve kendi mezarı da bu manastırın içindeymiş. Manastır binalarının güzelliğinin yanında etrafta gezen tavuskuşları da epey ilginçti. Biz bu kuşları epey seyredip fotoğrafladık, şansımıza kuyruklarını açmalarına bile şahit olduk.

İPUCU: Buralarda tavuskuşu, Phoenix’e benzetildiği için, bu kuşlar her manastırda serbestçe dolaşıyorlar, hatta tabela bile koymuşlar “tavuskuşlarına yaklaşmayın, size zarar verebilirler” diye.

İsterseniz bu noktadan sonra geri dönebilir ya da bizim gibi doğada yürümeyi seviyorsanız küçük gölün etrafındaki yürüyüş patikasına girebilirsiniz. Bu patika sizi 3 küçük kiliseye uğratıp başladığınız noktaya döndürüyor. Bu ince patika yolda harika manzaralara denk gelebilirsiniz, bol yeşillikli, göl kıyısında, sadece kuş sesleri ve sizin olduğunuz yolda huzur içinde ilerleyin. Yeşille mavinin uyumuna hayran kalarak yolu bitirip otoparka döndük.

Ohrid gezimizde bir sonraki hedefimiz Bay of Bones (Su Müzesi). Burası normalde MÖ 1200 yıllarında, tunç ve bakır çağlarında yapılmış ancak şu an göl dibinde olan bir su üstü kasabasının birebir kopyası. O dönemlerde bu bölgede yaşayan insanlar savunma amaçlı şehirlerini ahşap desteklerle, suyun üstünde, kerpiç evler şeklinde kurmuşlar. Su altında bu ahşap desteklerin ve evlerin kalıntıları bulunduktan sonra araştırmalar hızlanmış ve 2010 yılında şehrin küçük bir örneği tekrar su üstünde canlandırılmış. Buranın girişi 100 dinar. Evlerin içlerine sanki o dönemde yaşamış gibi girebiliyorsunuz. Biz çok keyif aldık ve tavsiye ederiz.

Artık yorulmuş ve sıcaklamıştık, yani artık göle girmenin zamanı gelmişti. Bir kısmı Makedonya bir kısmı Arnavutluk sınırlarında kalan Ohrid Gölü, UNESCO Dünya Mirası listesinde de yer alıyor. Göl sürekli yer altı sularıyla beslendiği için suyu hep temiz kalıyor.

İPUCU: Ohrid’e gelecekseniz mayoları, bikinileri de yanınızda getirmeyi unutmayın çünkü göl yüzülebilecek temizlikte ve biz de kesinlikle bunu deneyimlemenizi tavsiye ederiz.

Kendimizi rahatça göl sularına bırakacak bir nokta aradık. Beachler yerine yolda gördüğümüz ağaç altı su kenarlarının birinden sakince girmek istedik göle. Su biraz soğuktu ancak girilmeyecek kadar değil. Berrak, taşlı, dalgasız, içinde binlerce balık yüzen bir su. Sanki denizde yüzer gibi bir hissiyat.

Ohrid’de yeme & içme

Ohrid’de nerede yemek lazım diye soranlar için de önerilerimiz var:

Ohrid’de ilk akşam Kaneviçe restoranda yedik. Gölün üzerinde yemek yiyorsunuz, çok keyifli. Hava biraz serin olduğu için etrafı muşamba kaplıydı. Çok aç olmadığımız için yarım kilo buraya özgü bir tatlı su balığı olan Belvica balığı ve salata aldık. Yanında toplam 3 adet yerel bira ile toplam 1400 dinar (yaklaşık 23 Euro) ödedik.

Bir diğer akşam, Gladiator isimli restoranda yedik. Eski Makedon kültürü ve zevkiyle döşenmiş otantik bir yer, 3-4 masalık da bir balkonu var. Hepimiz birer dana etli çorba söyledik. Çorbalar lezzetliydi, tanesi bol ama biraz tuzlu geldi. Ortaya salata ve yerel mezelerden ajvar (kırmızı köz biberli bir meze) ve pindzur (köz patlıcanlı bir meze) aldık. Ana yemek olarak da Sarma söyledik, yanında sarımsağı bol ufak bir yoğurtla geldi. Mezeleri çok tutmasak da sarma lezzetliydi. 1 litre kırmızı ev şarabı aldık, ki bu da çok lezzetliydi. Garson da bize birer rakija ikram etti. Rakija %40 alkol oranı olan açık sarı, Balkanlara özgü ve içimi çok sert bir içki. Toplam 1800 dinar (30 Euro – 180 TL civarı) ödedik.

Ohrid’deki son akşam yemeğimizi Restoran Belvedere’de yedik. Mekan tamamen eski Makedon kültürüne göre otantik olarak döşenmiş. Buranın yorumlarında yemekler övülse de servis ve garsonların tavırları eleştirilmiş. Bizi arka tarafa aldılar ama çıkarken gördük ki ön tarafta canlı müzik varmış. Giderseniz önceden rezervasyon yaptırıp müzikli tarafta oturmanızı tavsiye ederiz. Ortaya kızarmış peynir ve tavada peynir istedik. Kızarmış olan daha güzeldi, diğeri çok tuzluydu. Yine ortaya bir porsiyon pileshko adında, içinde tavuk peynir olan bir börek söyledik ve baya lezzetliydi. Ana yemek olarak 3 tane kaymaklı Pljeskavica köfte aldık. Köfteler kocaman ve yanında patates kızartmasıyla geliyor. Köftenin üzerinde bir top hafif tuzlu kaymak vardı ki buna bayıldık ve fazlasıyla doyduk. Toplam 1300 Dinar (yaklaşık 21 Euro) ödedik.

Sıradaki durağımız için tıklayabilirsiniz: Batı Makedonya Gezi Rehberi