TÜRKİYE

Kartepe – Sapanca

İşte yine yoldayız! Kısa ve yorucu olmayan bir hafta sonu kaçamağı için bu sefer hedefimiz Kocaeli’nin Kartepe ve Sakarya’nın Sapanca ilçeleri!

Kartepe, Kocaeli’nin Sakarya sınırındaki ilçelerinden biri ve genelde kışın kayak yapmak için tercih edilen noktalardan. Son zamanlardaysa Ormanya Doğal Yaşam Parkı epey ilgi çekiyor.

Sabah erkenden arabayla Maltepe’den başladığımız ve yaklaşık 1,5 saat süren araba yolculuğu sonunda Kartepe’ye varıyoruz. Önce sağlam bir kahvaltı diyor ve Ekoköy isimli mekana varıyoruz.

Ekoköy’de Kahvaltı

Dış kapıdan bahçeye girdikten sonra sağ tarafta kalan evin içerisine giriyoruz. Şömine ateşi eşliğinde doğa manzaralı sakin bir yerde kahvaltı yapmak için güzel bir seçenek. Kışa girdiğimiz bu zamanda Cumartesi günü çok erken bir saat olmamasına rağmen ilk misafirleri bizdik. Ancak öğrendiğimiz kadarıyla Pazar günleri oldukça yoğun oluyormuş.

Ekoköy’de Doğal Köy Kahvaltısı

Kahvaltı gayet doyurucu ve çeşitli, özellikle ev yapımı reçeller (Hurma ve limon reçeli gibi değişik tatlar mevcut) tatmaya değer. Kişi başı 40 tl ile güzel bir kahvaltı yapıp Ormanya’ya doğru devam ediyoruz.

Gezilecek Yerler

Ormanya Doğal Yaşam Parkı

Ormanya, Uzuntarla Tabiat Parkı’na kurulmuş bir doğal yaşam parkı. Özellikle Hobbit evleriyle ünlü bu ormanda geniş yürüyüş ve bisiklet yollarının yanı sıra bir hayvanat bahçesi ve yaban hayatı alanları da var. Saat 09:00’da açılıyor ve giriş ücretsiz.

Uzuntarla Tabiat Parkı – Ormanya

Özellikle çocuklu ailelerin hafta sonunu rahatlıkla geçirebilecekleri bir yer. Ormanya’da piknik masaları restoranlar, cafeler de mevcut. Ayrıca kamp yapmak isteyenler için çadır ve karavan kamp alanı var. Panolarda yer alan krokiye bakarak nerelere gideceğinize karar verebilirsiniz.

Ormanya Doğal Yaşam Parkı Gezi Haritası

Hobbit Evleri, başlamak için güzel bir nokta. Ormanın içindeki rengarenk evler size sanki bir film setindeymişsiniz gibi hissettirebilir. Bu arada evlerin içini görmek için içiniz gidebilir ama maalesef evlerin içleri boş ve girilmiyor.  Aralarından akan dere ile birlikte çok hoş bir görüntü sunan evlerin önünde fotoğraflarımızı çektirip yola devam ediyoruz.

Hobbit Evleri’nden sonra yürüyüş yollarının keyfini çıkararak vahşi yaşam alanına varıyoruz. Burada ormanın içinde kendi doğal alanları yaratılmış çeşitli hayvanları göreceksiniz. Alageyik, kızıl geyik, yılkı atı, dağ keçisi gibi hayvanlar için alanlar oluşturulmuş ama tabi tel örgüler arkasında maalesef.

Ormanya’nın Vahşi Yaşam Alanındaki Yılka Atları

Bir de küçük hayvanat bahçesi alanı var. Bu alanda da daha çok keçi, at, deve, tavus kuşu, deve kuşu, boğa gibi çiftlik hayvanları bulunuyor. Genel olarak ‘hayvanat bahçesi’ kavramına biraz mesafeli yaklaşsak da burada hayvanların çoğu çiftlik hayvanı ve yaşam alanları doğal ortamına yakın bir hale getirilmiş. Bu biraz vicdanımızı rahatlatsa da kafamızdaki soruları silemiyor. ‘Bizim onlardan ne farkımız var?’  

Ormanya’daki Çiftlik Hayvanları

Yuvacık Barajı

Gezimizin ikinci noktası Yuvacık Barajı oluyor. Yuvacık Barajı’nın etrafındaki yollar çok güzel görüntü sunuyor. Trekking yapmak isteyenler için rotalar da mevcut. Ancak biz gölü izlemek için yüksek bir noktaya gidiyoruz.

Yuvacık Barajı

Çamlı Tepe isimli çay bahçesi ağaçtan yapılmış küçük odacıkları, tahtadan, ufak, iki katlı manzara seyretme noktaları ve masalarıyla ortam oldukça keyifli. Mekan bulunduğu tepenin hakkını vererek neredeyse her masadan manzara izlemeye imkan veriyor. Burada amacımız bir bardak çay eşliğinde manzara seyretmek ve drone ile güzel videolar çekmek.

Çamlı Tepe

Suları baya azalmış olan Yuvacık Baraj Gölü’nün görüntüsü görülmeye değer. Bu güzel çay bahçesinde manzaraya nazır, çayınızı içebilir, kahvaltınızı edebilirsiniz. Ya da siz de bizim gibi drone uçurup bu güzel manzarayı daha farklı bir açıdan fotoğraflamak isterseniz ortam buna çok müsait.

Yuvacık Barajı Manzarası ile Çay Keyfi

Sapanca Gölü

Kartepe’ye kadar gelmişken Sapanca Gölü’ne de uğrayalım diyoruz. Göle doğru yaklaştığımızda göl boyunca duraklayıp nefes alınacak birçok nokta dikkarimizi çekiyor. Burada piknik alanları da mevcut ama mevsimden dolayı olsa gerek, bir kısmı terk edilmiş gibiydi.

Sapanca Gölü Kıyısı

Göl kenarında arabayla ilerlediğimizde de çay bahçeleri ve yaklaşık 500 metrelik bir sahil şeridine geliyoruz. Bu bölüme araç girişi olmadığı için gölün yakınında bir noktada arabayı park edebilirsiniz. Akşam saati çayı eşliğinde soluklanmanın yorgun gezginlere çok iyi geleceğini düşünüyoruz. Ayrıca daha sıcak havalarda deniz bisikleti kiralayıp göl turuna da çıkabilirsiniz. Ancak bu gezimiz sırasında tadını çıkardığımız doğa ortamlarından sonra burasının ilgimizi çok çekmediğini de söylemeliyiz.

Göl manzarasını tepeden görmek istiyorsanız, Sapanca Seyir Terası’na (Natürköy Seyir Terası diye bir restoranın bulunduğu mevkiye deniyor) arabayla çıkabilirsiniz. Buradaki Natürköy Seyir Terası isimli yer çok ilgimizi çekmedi ancak restoranın dışından manzarayı seyretmek oldukça keyifliydi. Otopark ücretsiz, aracınızı buraya park edip manzarayı seyredebilirsiniz.

Sapanca Gölü

Naturköy Sapanca

Sapanca Gölü’nden sonra yemek yemek üzere Naturköy’ün doğa içindeki tesisine gittik. Buraya yemek için de, kalmak için de gelmek mümkün. Nehir üzerinde geniş bir alanda konumlanmış mekan oldukça geniş ve hem kapalı hem açık çok farklı bölümleri bulunuyor. Mekan, çevre düzenlemesi, şelalesi ve ahşap yapıları ile güzel kareler yakalamaya imkan sağlıyor.

Natürköy

Baharda hafta sonu konaklaması ya da kahvaltısı için tercih edilebilir. Ancak büyük ve fazla oturma alanı olması sebebiyle insan trafiğinin çok olduğu bir bir yer. Güzel havalarda daha da kalabalık oluyordur.

Natürköy – Şelale

Dağ Evinde Konaklama

Uzun süredir aklımızda doğa içinde bir dağ evinde kalmak vardı. Kartepe’deki evleri araştırdık ancak son hafta olduğu için çoğu ev dolmuştu. Yine de istediğimiz gibi bir yer bulabildik. Kaldığımız yer gerek atmosferi, gerekse konsepti ile ilginç ve uzunca vakit geçirilebilecek bir yer olması nedeniyle burası için de ayrı bir başlık açmak istedik.

Meşukiye’den yaklaşık yarım saat uzaklıkta yer alan Zest for Life Eco Camp ya da diğer adıyla Tree of Life Eco Camp. Burası aslında vegan, vejeteryan beslenenler ve doğayla baş başa kalmak isteyenler için tasarlanmış. Ancak zaman içerisinde, ana mekandaki ateşte kendin pişir kendin ye usulüyle hizmet veren bir yere dönüşmüş.

Kalmak için 5 adet iki katlı bungalov tipi müstakil evler mevcut. İçleri yalıtım amacıyla keçe ile kaplanmış, gayet temiz, içeriye ayakkabıyla girilmeyen evler. Balkonunda küçük bir salıncağı da bulunan bu şirin evlerin manzarasına doyum olmuyor. Aşırı konfor aramayıp, sakin bir gün ve gece geçirmek isteyenler için bire bir. Fiyatlar makul, bir gece kişi başı fiyat 100tl.

Gittiğimiz mevsim göz önünde bulundurulduğunda hava oldukça soğuktu ve kulübelerde ısınma problemi vardı. Klima ve elektrikli ısıtıcılar ancak bir odayı yeterince ısıtabiliyor. Hem havanın biraz daha sıcak olması hem de ağaçların ve dağın eteklerinin daha yeşil ve sarı tonlarına şahit olabilmek açısından, buranın ideal zamanının erken sonbahar ve ilkbahar-yaz dönemleri olduğuna kanaat getirdik. Üstelik bahar ve yaz aylarında çeşit çeşit ağaçlardan meyve toplayıp yeme imkanı da oluyormuş. Baharda tekrar gitmemiz gerektiğini bir kenara not ettik.

İPUCU: Dağın eteklerinde otopark olmaması sebebiyle herkesin bulduğu boşluğa aracını yanaştırması gerekiyor. Manzarayı kapatmamaya dikkat edin.

Akşam yemek için şehre inmenizi önermeyiz. Hem yolu bozuk hem de akşamları buranın sahibi olan ve mutfak şefi olarak da çalışan Mehmet Şef, kursiyer öğrencileriyle birlikte size değişik vegan-vejeteryan lezzetler ikram ediyorlar. Kuskusu, susamdan yapılmış farklı bir humus yorumunu ve kendilerine has diğer lezzetleri tatmadan dönmeyin deriz. Ayrıca ikram edilen avokadolu kivili tartına da bayıldık.

Bunun yanı sıra ortak alanda tam ortada geniş bir ateş yakılıyor ve bunun etrafına dikey olarak dizilen masalarda yemek yiyorsunuz. Ateşin yanında herkese ayrı ayrı mangallar tahsis edilmiş; herkes daha önceden yerel bir kasaptan sipariş edilen etleri kendisi pişirerek yiyor. Domates, biber ve mantar da ikram olarak geliyor. İnanılmaz keyifli bir deneyim. İşin zor kısmını onlar hallediyor size ise pişirip yemek kalıyor. 🙂

İPUCU: Etleri sipariş ederken cimri davranmayın, etler en az doğu anadolu etleri kadar lezzetli. Eğer bizim gibi herşeyi önceden düşünmeyi seviyorsanız gelmeden kestanelerinizi çizin ve suya yatırın. Sonra mangal üzerinde çıkardıkları sesleri dinleyin, biranızı içerken de keyiften dört köşe olun deriz. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.